Suriye’nin geldiği noktada Türkiye/Rusya anlaşması bir rahatlama sağlayacak. Bunu Rusya’nın istemiş olması ve koşullarını ayarlaması, Türkiye’nin başarılı bir adım atmış olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Garantisi olmasa da, insani açıdan olumlu bir ateşkes sürecinin başlaması, PYD’nin masada olmaması ve eğer İran ikna edilirse Esad’ın 2018 sonrası görevi devretme ihtimali Türkiye açısından artı puanlar.
Ancak bu olumlu hususlar Türkiye’nin zayıf bir ele sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Son saldırının gösterdiği üzere teröre açık olmamızın ötesinde, şartların her an aleyhimize dönebileceği bir döneme de giriyoruz… İran’ın ikna olma karşılığında ne isteyeceği bilinmiyor, Esad’ın gerçekten de gidip gitmeyeceğinden veya gelenin gideni aratmayacağından emin olamayız, Nusra’nın terör örgütü kabul edilmesiyle birlikte onunla iç içe geçmiş bütün Suriye muhalefetinin de adım adım ‘terörist’ konumuna itilmesini engellemek zor… Bunlara ek olarak Esad’ın Astana görüşmelerine katılacak olması Suriye rejimine yeni bir meşruiyet imkanı sağlayacak ve bir süre sonra herkesin Esad’dan memnun olduğu bir döneme de kapı açabilecek. Nihayet Suriye’nin ‘geniş özerkliğe sahip bölgelerden oluşan bir federal devlete’ dönüşme öngörüsü, PYD’nin hayalini karşılamasa da, PKK uzantısı yönetime bir miktar özerklik getirebilecek.