Gazetelerdeki fotoğraflar iş dünyasının yirmi insanını Başbakan’la birlikte sunuyordu. Muhtemelen toplantının sonrasında verilen bir resimdi, çünkü birkaçı hariç gülümsemeler biraz zoraki gibi görünüyordu. Geçen hafta yapılan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’nda konuşan iş adamları Başbakan’ın muhtemelen gayet farkında olduğu ama değiştirememek bir yana kabullenip savunmak zorunda kaldığı bir dizi yanlış tutum ve uygulamaya parmak basmış, pek alışık olunmayan şekilde açık konuşmuşlardı. Aktarıldığına göre Konsey Başkanı Tuncay Özilhan “Yargı erkinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı, düşünce ve ifade özgürlüğü, özgür ve bilimsel akademik ortam, özgür medya ve internet ortamı, iyi tanımlanmış yetki ve sorumluluklar, kamu yönetiminde liyakat, ülkelerin rekabet gücünün önemli parametrelerindendir” demiş. Ayrıca yüksek öğrenimde kalitenin tutturulamadığını, ‘bilimsel özgürlük ve nitelikli eğitim’ sağlanmadan üniversite sayısının artmasının işe yaramadığını vurgulamış. *** TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik ise, dış politikadaki ‘yalnız ve çatışmacı görünümün’ verdiği zararın AB ile Gümrük Birliği revizyonunun ertelenmesine kadar uzandığının altını çizmiş, Zarrab’ın Türkiye’de yargılanmamasını ‘hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı’ alanındaki eksikliğimize bağlamış ve OHAL uygulamasının gözden geçirilerek normale dönülmesi gerektiğini söylemiş. Kabul etmek gerek ki bu tespitler yeni veya özgün olmasalar da, onları TÜSİAD temsilcilerinin ağzından kamuoyu önünde duymaya çok alışık değiliz. Bu kurumun iktidarlar karşısında genelde husumet çekmekten hoşlanmayan, çekingen bir tavrı olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla medyanın sanki tek elden yönlendirildiği ve kimsenin öyle her düşündüğünü söyleyemediği bir ortamda TÜSİAD yöneticilerinin, hem de Başbakan’la buluşulan bir toplantıda böyle konuşmaları, bir ‘psikolojik eşik’ geçtiklerinin işareti olabilir. Hayata salt ideolojik ve siyasi mercek içinden bakanlar ‘zenginler kulübü’ diye adlandırılan TÜSİAD’ın zaten hükümete muhalif cenahın parçası olduğunu ve iktidarın sıkıntılı durumundan yararlanmaya çalıştığını düşünebilirler.