Enis Berberoğlu’nun tüm duruşmalara katılmasına rağmen tutuklanması, hukukun siyasetten kopamayacak hale geldiği tespitini perçinledi. Kılıçdaroğlu bu gelişmeyi bir uzun yürüyüşle siyasete tahvil etmek isterken, Bahçeli de “ya diğer uçtan da yürüyenler olursa” diye tehditler savurdu. Öte yandan bu dava zaten siyasetin içine “gömülmüş” durumdaydı… *** Meselenin bir yönü TIR’ların durdurulması olayının kendisiyle değil haberiyle ilintili bir davadan söz etmemiz ve bu haberi daha önce yapan bir yayın organına dava açılmamış olması. Dolayısıyla yargının gözlerinin “kapalı” olmadığı, tercih yaptığı iddiasına katkı sunuyor. İkincisi Can Dündar’ın kitabındaki “solcu gazeteci” ibaresi ile Berberoğlu’nun bazı Gülen yanlısı kişilerle irtibatta olduğu verisinin birleştirilmesinin delil sayılması. Oysa o dönemde Gülencilerle irtibatlı çok sayıda solcu gazeteci bulunuyordu ve Dündar’a malzemeyi veren kişinin Berberoğlu olduğunu kesinlikle söyleyemiyoruz. Üçüncü olarak, söz konusu malzemenin gazetede kullanılmasının Berberoğlu’na yönelik bir suç teşkil etmesi de tartışmalı bir öğe. Çünkü bu zaten ortalıkta dolaşan bir malzeme ve suçu yaratan dolaşımı değil, yayımlanması. Ama meselenin bir diğer yönü var: Bu yayının arka planı, hazırlanışı ve sunuluşu ile devlet sırrını ifşa etmeye ve hükümeti bilinçli ve manipülatif şekilde yıpratmaya yönelik olduğu açık. Yani yaşananların siyasi bir hedef güdülerek, iktidarı zora düşürmek, belki nihai olarak devirmek üzere kotarıldığını reddetmek mümkün değil.