Başbakan Binali Yıldırım, bayram öncesi İstanbul Sanayi Odasının Beyoğlu’ndaki yeni hizmet binasının açılışında konuşurken muhtemelen bazıları için yadırgatıcı bir konuya da değinmişti. Faiz ve kıdem tazminatı gibi iş dünyasını doğrudan ilgilendiren meselelerin tam ortasında yargının ne yeri olabilirdi? Ancak Yıldırım bu alana sadece değinip geçmedi… Aynen şöyle dedi: “Yargı çeşitli şekillerde maalesef zemin ve güven kaybetti. Şimdi artık bunu da yeniden tesis etme zamanıdır. Bu konuda yasal düzenlemeleri sıfırdan yapsak bile bu işin normale dönmesi için zihinsel değişime ihtiyaç var. ” Altını çizmek gerek ki, bu sözler son dönemde herhangi bir yetkilinin ağzından duyduğumuz en sağduyulu tespiti oluşturuyor. Konunun ifade edildiği zemin de iyi seçilmiş, çünkü bütün ‘faiz retoriğine’ karşın herhalde hükümet yatırımların durmasının arka planında hukukun yıpranmışlığının yattığını biliyordur. Çünkü hukukun belirsizleştiği ve keyfi kullanıma açık olma sinyalleri verdiği bir ortamda, hiçbir girişimci kendi haklarının ve yatırdığı sermayenin geleceğine güvence duyamaz. Dahası böyle bir ortamda yurt dışından bulacağı finansmanın da ‘fiyatı’ her zamankinden daha fazla olur ve uluslar arası ortaklıklar kurma açısından handikaplı bir konuma sıkışıp kalır. *** Dolayısıyla Yıldırım’ın yargı konusunu açması ve ayrıca bunu zihniyete bağlaması gayet olumlu olmuş… Çünkü yargı ‘düzelecekse’ bu sadece siyasetçilerin ve yargı mensuplarının değil, iş dünyasının da zihniyetinin, diğer deyişle yargıya bakışının değişmesini gerektiriyor. Ne var ki konuşmasının devamında, Yıldırım bu mesafeli değerlendirmeyi sürdürmeyip daha dar kapsamlı bir siyasete tercüman olmuş.