Yerli otomobil çağrısına heyecanlı bir yanıt bulamadığı TÜSİAD toplantısından bir hafta sonra, Erdoğan bu arayışını TOBB’un 73. Olağan Genel Kurulu’nda devam ettirdi: “Bir teklifim var. Bu milletin evladı olarak buna hasretim. Gelin, şu yerli yüzde 100 üretimi olan otomobilimizi TOBB camiası içerisinden çıkartalım. TOBB yüzde 100 yerli otomobili ‘Made in Turkey’ olarak çıkarsın. Biz bu konuda yanınızdayız. Montajcılık bu millete yakışmıyor. Artık bu millet üretebilecek beyine de ürüne de sahip…”
Perşembe günkü yazımda küresel ölçekte anlamlı ve işlevsel olacak bir yerli otomobil üretimi için rasyonel, güvenilir ve kalıcı bir ekonomi yönetim anlayışının gerekli olduğunu söylemiştim. Enflasyon/faiz ilişkisini yok sayan, idari tedbirlerle iktisadi sonuçlar alınabileceğini sanan, keyfiliğe kapıyı kapatan bir hukuksal zemini yerleştiremeyen, hele ‘gerekirse’ dünyadan kopma mesajları veren bir yönetimin ise sermayeyi harekete geçiremeyeceğini öne sürmüştüm. Çünkü bugünün ekonomi dünyasını veri aldığımızda, eğer çok üst seviyede bilimsel bilgi, deneyim ve teknolojik yatırım gerektiren bir metadan söz etmiyorsak, herhangi bir ürünün teknik olarak üretiminde bir zorluk olamaz. Hele otomobil gibi yüz yıldan fazla geçmişi olan, sıradanlaşmış bir ürün için bu genelleme çok daha geçerlidir. Mesele yapacağınız yatırımın ve ortaya çıkan ürünlerin bugünün küresel piyasaları açısından hem maliyet ve fiyat açısından rekabetçi, hem de kalite açısından kabul edilebilir olabilmesidir.
Ayrıca otomobil stratejik bir ürün de değil. Türkiye’nin hayati sorunları ve karşılaştığı tehditler açısından ille de ‘kendisinin’ yapması, yani fazladan maliyet üstlenmesinin kabul edilebilir olduğu bir şey değil… Eğer ekonomik rantabiliteye uygun davranmak gibi bir kaygınız yoksa tabi ki yerli otomobil de yapabilirsiniz. Ancak ülke kaynaklarını yanlış kullanmış, israf etmiş ve muhtemelen birilerine haksız kazanç sağlayan bir imtiyaz üretmiş olursunuz.
***
Ama bir hafta sonraki TOBB toplantısı gösteriyor ki yanılmışım… Bu türden akıl yürütmelere ve kaygılara gerek yokmuş. Aradığımız güç meğerse tümüyle ‘yüreklerimizde’ yer alıyormuş. Nitekim söz konusu toplantıda TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu “Sayın Cumhurbaşkanım biz bunu yaparız. Siz yeter ki yanımızda olun. Siz bizim yanımızda olduktan sonra biz bunu yaparız” demiş.
Buradan anlıyoruz ki, ya meğer yerli otomobil için bütün şartlar hazırmış, hiçbir engel yokmuş ve Erdoğan’ın desteği beklenmekteymiş, ya da Erdoğan destek verdikten sonra zaten başka herhangi bir koşula da ihtiyaç bulunmamaktaymış. Anlaşılan TOBB üyeleri yerli otomobili üretmeyi çok istiyormuş ama acaba Erdoğan ne der, ister mi, kızar mı, yanlış anlar mı diye tereddüt ediyorlarmış. Neyse ki bu tereddüt artık izale olduğuna göre, ulusal onurumuzu en fazla zedelemekte olan ‘niye bizim otomobilimiz yok’ stresinden de kurtuluyoruz.