Et fiyatı artınca et, buğday fiyatı artınca buğday, saman fiyatı artınca saman ithal ederek sorunları çözdüğünü zanneden zihniyet artık yolun sonuna geldi. Tarım ve hayvancılıkta yılların ihmali döviz rezervleri suyunu çekince kendisini çok daha net göstermeye başladı.
Türkiye’de çiftçi olmak 1980’lerden sonra adeta öcü gibi gösterildi. Ekonomide büyümenin sadece sanayi yolu ile olacağına dair ahmakça bir yöntem yüceltilip, tarım ve hayvancılık gözden düşürüldü. Bir zamanlar “Köylü milletin efendisidir” diyen yönetim tarih oldu. Bunun sonucunda ise, özellikle 2009 sonrası dünyadaki ucuz dolar ile bol bol ithalat yapılarak, ülkeye yabancı ürünler sokuldu, yerli üretici desteksiz ve eğitimsiz bırakıldı, pahalı ürettiğinde ise “Dışarısı daha ucuza üretiyor niye senden alalım?” diye azarlandı.
Hal böyle olunca ekmek fiyatı artınca fırıncıyı suçlamak, soğan fiyatı artınca stokçulara yüklenmek, fiyat artışlarının gerçek suçlusunu gözlerden kaçırmak adına yapılmış, çok ama çok ucuz bir yöntem.
Türkiye’de tarım ve hayvancılık ürünlerinin fiyatları neden artıyor? Bu sorunun cevabına vereceğimiz yanıt, çözüm için seçeceğimiz yöntemi belirleyeceği için oldukça hayati bir önem taşıyor.
FİYATI ARTIŞLARININ ANA NEDENİ ÜRETİMİN AZ OLMASI
Türkiye’de fiyat artışlarının ana sebebi piyasada yeteri kadar ürün olmamasıdır. Peki stokçuların, istifçilerin, karaborsacıların hiç suçu yok mu? Evet var. Ancak talep edilen miktardan daha az üretirseniz, isterseniz her soğanın başına bir polis memuru koyun, fiyatın artışını önleyemezsiniz. Üretim miktarı ve talep arasındaki uyumsuzluk ne kadar büyükse, piyasalarda karaborsa oluşma riski de o kadar fazladır.