İnsanlık tarihindeki savaşlara baktığımızda ana gerekçenin kıt ekonomik kaynakların paylaşım sorunu olduğunu görüyoruz. Devletler; sermaye, pazar, toprak, madenler ya da diğer doğal kaynakların yarattığı refahı kendi halkları için kullanmak isterler. Buna da siyasi bir kılıf bularak yaşadıkları paylaşım sorununu zor kullanarak çözmeye çalışırlar.
Özellikle iki dünya savaşına baktığımızda, sanayileşen devletlerin yaşadıkları küresel pazar kavgasının yarattığı fay hatlarının gerilerek siyasi bir olayla kırılması küresel ölçekli bu büyük savaşları başlatmıştır.
İkinci dünya savaşı öncesinde küresel ekonomide yer alan en önemli sorun, ülkelerin dış ticaret açıkları ve bu açıkları kapatma çabalarıydı. Bu çabalar nedeni ile dış ticaretin daraldığı izleniyordu. Avrupa ülkeleri ABD’ye karşı borçlu ve büyük dış ticaret açıkları vermiş pozisyonda idiler.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI DÜZENİN ADI: DOLARIN KRALLIĞI
İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan iktisadi düzende dolar önce altın karşılığı olacak şekilde ayarlandı. Ancak çıkan sorunlar nedeni ile altın karşılığı olan dolardan vazgeçildi. Yine de dolar, uluslararası ödemelerde kullanılan ana rezerv para olma statüsünü elinden bırakmadı.
Oluşan kurumlara baktığımızda ise, dış ticaret açığı veren ülkelerin açıklarını kapatacak kaynağı sağlama ve uluslararası ödemelere aracılık etme görevi IMF ve Dünya Bankası’na verildi. Ülkelerin ticari ilişkilerini geliştirmek ve anlaşmazlıklarını çözmek için de Dünya Ticaret Örgütü kuruldu.