Yeni haftaya başlarken piyasaların yönünü öngörmek için geçen haftanın politik ve ekonomik alanlarından gelen veri akışına bakmamız gerekiyor. Ekonomik alanda geçen hafta kuşkusuz en önemli olay, Merkez Bankası’nın piyasa beklentileri üzerinde yaptığı faiz artışı oldu. Merkez Bankası, bankalara gün sonu ödeme sistemlerinde oluşabilecek sorunların önüne geçmek amacıyla verdiği borç faizini 12.75’den 13.50’ye çıkardı. Böylece bankaların TL’den dolara dönüş maliyetlerini artırarak ve piyasaya sıkı para politikası konusundaki tutumunu göstermiş oldu.
DOLAR 4 KOŞULA BAĞLI
Merkez’in faiz silahına davranması kurlardaki yukarı potansiyeli sınırlayıcı bir etki oluşturdu. Faiz kararının açıklandığı çarşamba günü 4.11 olan kur gevşeyerek 4.03 seviyesini gördü. Oluşan bu etkinin yeni haftada da devam etmesinin dört koşula bağlı olduğunu değerlendiriyoruz.
Bunlardan birincisi, ABD’de enflasyon ve buna bağlı ABD Merkez Bankası’nın (FED) 4 faiz artırımı yapacağına dair beklentilerdir. Bu durum ABD’de faiz oranlarını yukarı çekerek, doların kıymetlenmesine neden olmaktadır. Bu nedene bağlı olarak ABD 10 yıllık tahvilleri son üç yılın zirvesini yaparak, tam da Merkez’in faiz artırdığı gün yüzde 3.03 seviyesini görmüş, Türkiye’de kuru tekrar yukarı çeken bir rol oynamıştır.
Perşembe ve cuma günleri gerileyen ABD 10 yıllıkların faizine paralel olarak, Türkiye’de de dolar kuru geriledi ve 4-4.05 bant aralığına girdi. Sonuç olarak yeni haftada ABD tahvil faizlerindeki
gevşemenin sürmesi, Türkiye’de kur tansiyonunu düşürücü bir etki yapacaktır.
TIRMANIŞ ANKETLERE BAĞLI
Kurları etkileyecek ikinci veri ise yukarıda da belirttiğimiz üzere siyasi alandan gelen haber akışı olacak. Siyasi ittifak çabaları ile geçen günlerde, özellikle borsaya baktığımızda, muhalefetin birleşik görüntü çizdiği günlerde, endeksin, seçimin son saate kadar başa baş gideceği beklentisi ile 106 binli seviyelere kadar gevşediğini gördük. Muhalif ittifakın kurulmayarak, ilk tura her partinin bağımsız adayla gidişini Cumhur İttifakı’na daha fazla şans olarak gören piyasa, 108 binli seviyelere çıksa da, elle tutulur anket verileri gelene dek kalıcı yukarı hareketlerde zorlanacak gibi duruyor.
Dolayısıyla Cumhur İttifakı karşısında oluşacak her blokun piyasalar tarafından da izlenip fiyatlanacağı bir hafta bizleri bekliyor olacak.
Hem kurlar hem de borsayı etkileyecek üçüncü veri akışı ise dış siyasi risklere bağlı olacak. Özellikle ABD’nin Türkiye’nin Rusya ile yaptığı S-400 anlaşmasına yönelik bazı senatörlerinin konuyu Türkiye aleyhine bir yaptırım kararına dönüştürme çabaları ve bunun için F-35 savaş jetlerinin Türkiye’ye verilmemesi gibi hazırlıkların mutlak surette kur ve borsa üzerinde bir karşılığı olacağını düşünüyoruz.
BIST ÖNÜNÜ GÖRMEYE ÇALIŞIYOR
Borsa İstanbul (BIST) yeni haftaya 107.614 puandan başlayacak. Yukarıda sıraladığımız dört başlığa bağlı olarak gelecek veri akışı BIST için belirleyici olacak. Hali hazırda endeksin 107.500 desteğinin üzerinde kalıcı olması 108.600 ve 110 bine kadar yükselme potansiyelini saklı tutuyor. Ancak yukarıda bahsettiğimiz konulara bağlı negatif veri akışında 107.500 desteğinin altına sarkması halinde 106.300 ve 105 bin desteklerine gerileyen fiyat sürpriz olmayacaktır.
MAKRO SİNYALLER OLUMSUZ
Türk makro ekonomik yapısında olumlu bir gerçekleşmenin ne yazık ki yaşanmadığı biliyoruz. Geçen hafta gelen, bir önceki aya göre yüzde 77.3 ile daralan kapasite kullanım oranı, ocak-şubat döneminde net doğrudan uluslararası yatırım girişinin geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 15 düşmesi mevcut tablonun sonuçları.
Bu tabloya bağlı piyasa üzerinde etkili olacak dördüncü veri akışı ise perşembe günü gelmesini beklediğimiz enflasyon verisi olacak. Merkez Bankası beklenti anketine göre Nisan ayında 1.23, Anadolu Ajansı anketine göre ise 1.30 artması beklenen TÜFE verilerinin beklentiler üzerinde çıkması kurları 4.10 üzerine çıkartabilir. Beklentilere paralel veri ise siyasi negatif veri akışı olmaması ve Amerikan tahvil faizlerinin gerilemesi ya da yatay kalması halinde ise kuru 4-4.06 bant aralığında tutabilir.