Adana Aladağ’daki yangında biri 4 yaşında 11 çocuğumuzu ve bir eğitmenimizi kaybettiğimiz akşamdan beri herkes kötü, biliyorum.
Ağlıyor, öfkeleniyoruz. Ailelerin acısını anlasak da azaltamıyoruz. Duadan ve sabır dilemekten başka şey gelmiyor elimizden.
Ateşin içinde çaresiz kalan ana kuzularını düşünmek ve canlarının çok yandığını bilmekse gerçekten kahrediyor insanı.
***
Bir dizi kusur öldürdü bu çocukları.
Görmezden gelmecilik, adam kayırmacılık, boş vermişlik, bi şi olmazcılık cayır cayır yaktı.
O kadar yaktı ki hem de, hangi cesedin hangi çocuğa ait olduğunu anlamak için DNA testi yapmak zorunda kaldı adli tıpçılar.
Kaç gündür madde madde sıralanıyor yangının nedenleri.
Her biri taammüden cinayet sebebi.
Kimse sağına soluna bakmasın, masum değiliz hiç birimiz. Hepimizin boynunadır bu vebal.
Görülüyor ki mevzuatta olanı uygulayamıyor, kâğıtta buyrulanı sahaya aktaramıyoruz.
İlk halkadan başlayarak sürece dahil olan herkes suçlu bu durumda.
Neticede Meclis görevini yapmış, mevzuatı oluşturmuş. İzin ve denetimle ilgili tüm bakanlıkların sorumluluğu ortadadır.
Avrupa standartlarında bir yangın yönetmeliği var Türkiye’nin. Uzun uzun tarif ediliyor öğrenci yurtları, konaklama yerleri nasıl olacak. Amaç, yangın olasılığını ortadan kaldırmak… Olası bir yangında can kaybını önlemek...
Ama siz o mevzuata uymazsanız, orasından burasından çekiştirip kitabına uydurursanız, araya adam koyup kusurlu, eksik ya da yanlış olanı usule uygunmuş gibi göstermeye kalkarsanız, uygun olmayana “uygundur” raporu verdirir, denetim yapsın diye gönderdiğiniz kişiyi denetlemezseniz o yangın çıkar! İnsanlar da ölür!