Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık koltuğuna oturduğu günden bu yana yaşanan durumu, Kılıçdaroğlu’nun gayet doğal biçimde temsil ettiği o sarsak ve rezil muhalefet anlayışını görmeli ve bu muhalefete nasıl mukabele etmek gerektiğine karar vermeli AK Parti.
Kılıçdaroğlu CHP’sinin ve hasbelkader liderlik ettiği karşı cephenin ürettiği bir siyaset yok malum olduğu üzere. İdare ettiği belediyelerde icraat yok. Milli güvenlik meseleleri dahil Türkiye’nin yanında bir duruşu, toplumun ortak yararını gözeten bir muhalefet anlayışı yok.
Varsa yoksa toplumu bölüp ayrıştıran, kendinden olmayı etiketleyip hakir gören bir dille yaptığı konuşmaları var CHP Genel Başkanının. O konuşmalarda da zaten kimi zaman devlete, kimi zaman AK Parti’ye ve AK Parti’yi var eden toplumsal-siyasal tabana, kimi zaman ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsına, ailesine ya da ona oy verenlere ettiği hakaretler, iddialar, iftiralar var.
Kılıçdaroğlu ve diğer CHP sözcülerinin konuşmalarına bakıldığında bu iddiaların/iftiraların bir “strateji gereği” sarf edildiği açıkça görülüyor.