Cumhuriyeti kurmakla övünmek dışında hayra dalalet bir icraatına rastlanmayan CHP, teröre verdiği desteği önceki gün bir bildiriyle “taçlandırdı”.
15 Temmuz’a ve terör saldırılarına karşı tavır alışta önceliği MHP’ye kaptıracak kadar ağır kalan CHP, terörden suçlananlar için “acil” olarak toplandı.
CHP Merkez Yürütme Kurulu’nu alarme eden şey; HDP’lilerin PKK’ya üye olmak, lojistik sağlamak ve propagandasını yapmak iddialarıyla tutuklanması; Cumhuriyet gazetesi yazarlarının ise PKK ve FETÖ’ye hizmet suçlamasıyla hukuk karşısına çıkarılmasıydı.
CHP bildirisinin gerçeklikten kopukluğu ve tepkiselliği, -Başbakan Binali Yıldırım’ın isabetle vurguladığı gibi- üniversite kantinlerinde rastlanan ve zihinsel-fikirsel gelişimini tamamlamamış olmalarıyla ayırt edilen ham solcuların fakülte bahçesinde üç-beş kişiye okuduğu metinleri çağrıştırıyordu.
Nitekim bildiri Cumhuriyeti kuran partinin “beyin takımı”nı da ifşa etti.
Bu trajikomik metne göre Savcılık, Cumhuriyet gazetesine yönelik hukuki soruşturmayı derhal durdurmalıydı! HDP’lilerin tutuklanması anayasaya aykırıydı! Halkın direnme hakkı vardı ve CHP öncülük yapacaktı!
Ülkenin ana muhalefet partisinin bu seviyede olması, Türkiye’nin en büyük dramıdır.
CHP’nin “sittin sene” neden hükümet olamadığının ve olamayacağının da belgeli bir ispatı.