AK Parti öncesini düşünmek bile insanın göğsünü sıkıştırıyor.
Bitmek bilmeyen ekonomik krizler, kurulamayan, kurulsa da bir yılı aşmadan düşen hükümetler, milletvekili transferleri, itibarsız siyasiler, önlenemeyen siyasi cinayetler, artan terör saldırıları, devlet-mafya-siyaset üçgeni, bankacılık sistemin batması, darbe destekçisi medya patronlarının banka hortumlaması, dindarların üstünden buldozer gibi geçen 28 Şubat darbesi, askerden brifing alan hukukçular, gazeteciler, başörtülü kızları okuldan atmakla övünen ''aydınlar'', 99 depreminde kaybedilen 17 bin canla beraber devletin de enkaz altında kalması...
20'li yaşların ikinci yarısındaydım ve ülkem ve geleceğim için ne kadar endişelendiğimi çok iyi hatırlıyorum.
Sanki hayatımıza yoğun bir sis çökmüştü; bastığımız yeri görmüyorduk.
''Ben bu dünyayı değiştireceğim'' diye ahdettiğim daha dün gibi aklımda.
Sıkıntı büyüktü.