CHP ve HDP “hayırcı cephe”nin başını çekiyor.Meclis grupları Komisyonda ve Genel Kurulda birlikte hareket ederek teklifin halkın önüne gelmesini engellemeye çalıştılar.
Lakin 7 Haziran sonrası -PKK ortalığı henüz kana boyamamışken- dedikleri gibi “beraber iyi salladık” diyemediler bu kez ama aynı gerilim siyasetini sürdürdüler.
Cumhurbaşkanı ErdoğanTBMM’de 339 oyla kabul edilen tasarı için “Milletimizin vereceği karar bizim için baş göz üstünedir” derken;
Değişikliğin referandumda kabulü halinde “başbakan”lığı sonlanacak olan Binali Yıldırım “karar milletin, ne derse o olur” diyebiliyorken;
CHP’liler referandumdan evet çıkarsa kan dökülür, şöyle korkunç şeyler olur diyerek tehdit dilini yaygınlaştırıyor.
CHP kampanyasını güya pozitif dil üzerinden kurduğunu iddia ediyor ama‘Terör istemiyorum hayır’, ‘Yoksulluk istemiyorum hayır’, ‘Tek adam yönetimi istemiyorum hayır’, ‘Baskı ve zorbalığa hayır’ sloganlarıyla demokratik bir konuyu terör ve kaosa iliştirerek terör örgütlerine bahane ürettiğini fark etmiyor. CHP milletvekili Aykut Erdoğdu “evet” kampanyasının kaos yaratacağını, suikastların olabileceğini, ülkenin savaşa gireceğini açıkça iddia ediyor gerçi.
Lakin bir milletvekilinin terör örgütlerinin saldırılarına ilişkin bir duyumu varsa bunu ülkenin güvenlik güçleriyle paylaşması gerekir. Korku yaymak teröre hizmettir.
Ayrıca yaptığının 7 Haziran’a giderken HDP’lilerin Türkiye’yi “PKK sizi tükürüğüyle boğar” demesinden, HDP-DBP-BDP belediyelerinin halkı kan akan musluklarla tehdit etmesinden farklı olduğu da söylenemez. Her halükarda HDP tehditlerinin ardından PKK’nın 15 Temmuz’da teröre başlamasındaki ilişkiye benzer bir ilişki içinde olup olmadığı sorgulanır.