Dün Cumhuriyet gazetesinde HDP’nin eski eş genel başkanı ve parti meclisi üyesi Selahattin Demirtaş’ın bir röportajı vardı. Terör örgütü ile irtibattan yargılanan Demirtaş muhalefet partilerine Mart 2019 yerel seçimleri için önerilerde bulunmuş ve “Benim gönlümden geçen açık, şeffaf ve ilkeli bir birlikteliktir. Bazı kentlerde ortak aday gösterilmeli” demiş. CHP, İP ve SP’ye seslenerek HDP ile yan yana durmaktan korkmamalarını salık vermiş.
Önceki gün de Kemal Kılıçdaroğlu ile Ahmet Türk’ün bir otelde baş başa görüştüğü haberleri yansımıştı medyaya. HDP kanadı “görüşmeden haberimiz yok” dese de CHP zımnen onayladı: Genel başkanımız herkesle görüşebilir.
Geçen ay da CHP’li Tuncay Özkan ile HDP’li Celal Doğan’ın yine bir otelde, gözlerden uzak şekilde ellerindeki kalın dosyalar üzerine saatlerce çalıştığı haberlerini okumuş, ortak mesainin fotoğraflarını görmüştük.
CHP ve HDP herkesin bildiğini gizlemekten vazgeçmeli artık. Demirtaş’ın dediği gibi göğsünü gere gere ittifak yapabilmeliler. Üstelik saklamaya çalışsalar da açık veriyorlar. Hem 7 Haziran’dan beridir kurulan her sandık “ittifak var” diye bas bas bağırıyor zaten.
***
CHP ve HDP birlikteliğinin partiler dışında açık kaynaklardan takip edilebilecek bir kronolojisi de var üstelik: Kandil’den CHP’ye yapılan çağrılar. Bu çağrıların kısa bir özetini aktaracağım ama önce atmosferi hatırlamakta fayda var:
2013-2014. PKK’nın Suriye’de ABD yardımıyla alan tutacağı, Türkiye’de ise verdiği sözleri tutmayacağı netleşmeye başladığında, Kandil’den gelen açıklamaların tamamında hedefte Erdoğan vardı. Erdoğan için diktatör, faşist, katil, demokrasi düşmanı deniyordu. Bu ifadeler Kandil’e akredite bazı Türk gazetecilere verilen özel röportajlarda da sıkça tekrarlandı ve sayfa sayfa yayınlandı.
7 Haziran 2015 seçimlerine giderken Kandil’in hedefindeki isim ve parti değişmedi ama işbirliği teklif edilen çevreler iyice belirginleşmeye başladı. PKK’nın teröristlerini sınır dışına çıkarmayıp kalekol yapımını bahane ederek ortaokul çocuklarını dağa kaçırdığı, şehirlerde gençleri silahlandırıp hendek-barikat terörü için prova yaptığı bir dönemden bahsediyoruz.
***
O dönemden başlayarak bakın Kandil’den hangi mesajlar geldi CHP’ye.
Bese Hozat: CHP’nin de doğru ve hakiki bir özeleştiri geliştirerek HDP’nin yanında demokrasi mücadelesine katılması oldukça önemlidir. (4. 11. 2015)
Duran Kalkan: Yaşanan süreçte sorumluluk en başta CHP’de. CHP safını net olarak ortaya koymalı. AKP’nin MHP ile kurduğu cepheye koltuk değneği olunamaz. Türkiye’nin AKP’den ve Erdoğan’dan kurtulması gerekiyor. CHP suç ortağı mı olacak, onlara karşı demokratik direnişin yanında mı yer alacak? Bütün tutarlı sosyal demokratları çağırıyoruz; demokrasi cephesine katılın. Herkesin özgürce yaşadığı demokratik Türkiye sistemini kuralım. (29.12.2015)
Cemil Bayık: Erdoğan faşist diktatörlüğünü kurmak için Türkiye’yi bölünmekten kurtarıyoruz yalanını atıyor. Türkiyeli demokrasi güçleri, kendine Kemalist diyen güçler de bunu görmelidirler. CHP de bu gerçeği görmelidir. Yeni Türkiye demokratik temelde birlikte yaratılmalıdır. (19.05.2016)
HPG: AKP’liler hedefimiz (17.9.2016)
Cemil Bayık: CHP'nin Adalet Yürüyüşü çok önemli. Hükümete karşı CHP ile ortak hareket edilmeli, yeni bir CHP-HDP cephesi oluşturulmalı. (17.8. 2017)
Murat Karayılan: 24 HDP’nin barajı aşması hayati derecede önemli. Herkes, CHP ve Saadet Partisi de HDP'nin barajı aşması için çalışmalı. (4 Haziran 2018)
Tuhaf olan şu ki Kandil’den gelen bütün bu çağrılar karşısında CHP’den hiçbir tepki gelmedi. “Hadi oradan terörist! Sen bana nasıl işbirliği önerebilirsin!” denmedi.
Sizce neden denmedi?