Çocukların saf bir merakla “anne Atalay Filiz çok önemli biri mi, herkes ondan bahsediyor” diye sormasına sebep olacak denli tehlikeli bir sunumu var katil haberlerinin.
İyi ile kötü arasındaki farkı insiyaki olarak bilseler de neyin/kimin iyi, neyin/kimin kötü olduğu bilgisi daha sonra yetişkinlerce verilir ve belletilir çocuklara. İçgüdüsel bilginin adı sonradan konulur yani. Sınırlar çizilir, ‘ne’den sakınması ‘ne’ye hamletmesi gerektiği öğretilir.
Bu evredeki çocukları, katil övgüsüne dönüşen haberlerle karşı karşıya bırakırsanız yazılımı bozarsınız.
On gündür sorunlu bir takdimi var haberlerin. Üç kişiyi öldüren caninin ne kadar zeki olduğu, hangi iyi okullarda okuduğu, cinayet işleyerek de olsa “gizemli bir macera”ya daldığı ve soluk soluğa bir polisiyenin “kahramanına”, medyanın ilgi odağına dönüştüğü köpürtülüyor.
Hayatları ellerinden alınmış o üç insan kurban değil de katilin kahramanlaştırılması için senaryoya dahil edilmiş üç figüran sanki. Popüler bir hikayedeki basit dolgu malzemeleri!
Gazete okuyucuları, televizyon izleyicileri, objektife mutlulukla gülümseyen o üç kişiye baksınlar da katilin katilliğine dair anlatı biraz daha efsunlansın diye yaşamışlar ve ölmüşler gibi!
Gösteri toplumunda, her şeyin sanallaştığı ve hakikatle bağının koptuğu bir çağda yaşıyoruz, doğru. Ama “manuel dünya”ya doğan ve fabrika ayarları çok daha sahici bir hayat bilgisi üzerinden yapılan yetişkinlerin eğlence amaçlı karanlık düşlerine hitap eden haberlerle, “milenyum sonrası dijital ortama” doğmuş çocuklar nasıl baş etsin?