CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mutat olduğu bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve ailesini karalamaya kalktı ve hak ettiği cevabı kamuoyundan aldı.
Dediğine göre Erdoğan yurtdışına kaçacakmış!
Yalandan kariyer yapan Kılıçdaroğlu bunu daha önce de söylemişti.
19 Mart 2014'te yani FETÖ'nün ABD'nin ajan örgütü olduğu şüphe bırakmayacak şekilde ortaya çıktıktan sonra gittiği FETÖ kanalı Samanyolu TV'de ortaya atıyor ilk kez.
Bir hafta sonra Denizli'de bunu bir daha söylüyor. Bu defa adres veriyor, Sudan'a kaçacak diyor.
Daha sonra para kaçırıyor diyor. Man Adası diyor. Belgelerim var diyor.
Mahkemeye gelince de şaşıyor.
Şu ana kadar kazandığı bir tek dava bile olmadı Kılıçdaroğlu'nun. Milyonlarca lira tazminat cezasına çarptırıldı.
Çünkü mahkemeye gerçek bir belge sunamadı.
FETÖ'nün ürettiği, Kemal Bey'in de -güya- inanıp salladığı belgeler konuştuğu kürsüden, video çektiği mutfak masasından doğruca çöpe gitti.
Üstelik ona inanan da yok!
İnanan olsaydı 30 Mart 2014'te yapılan yerel seçimlerde CHP'nin oyunun AK Parti oyunu aşması gerekirdi.
Aşmadı.
Aşmadığı gibi yaklaşmadı bile.
CHP'nin oyu, FETÖ'nün ev ev dolaşıp CHP'ye oy istemesine rağmen milim artmadı.
2015 genel seçimlerinde de böyle oldu.
Hala da öyle.
CHP lideri yalan ve iftira stratejisi gereği her grup toplantısında, her mutfak sahnesinde biteviye yalan söylüyor ve CHP'nin oyu hala yüzde 23 bandını aşamıyor.
Madem öyle.
Madem yalan ve iftira oy getirmiyor, itibar kaybına yol açıyor, kaybettiği davaların dosyaları buradan Pensilvanya'ya yol oluyor da Kılıçdaroğlu bunu niye yapıyor?
Ve ne zaman yapıyor?
Asıl buna bakmak lazım.
Bakalım.
Bakın, Kılıçdaroğlu'nun koltuğa oturtulma operasyonu önemli bir milattır.
Operasyonun FETÖ'nün bel altı usulleriyle ve CIA talimatıyla Deniz Baykal'a yapıldığını, kaset kumpasında yer alan polis kılığındaki ajanların yakalanıp yargılandığını ve 92 yıla kadar hapis cezası aldığını, firari iki eski polis memurunun daha dün Tekirdağ'da ısrarlı takip sonucu yakayı ele verdiğini de hatırlatıp burayı hızlıca geçelim.