Neden bu kadar cılız bir tepki verdi ki Türk Dışişleri Bakanlığı? Milli istihbarat örgütümüze başka ülke istihbaratlarınca operasyon yapılmaya çalışıldığı hakkındaki kararı mı değişti devletin? Ne oldu? Türkiye’yi DAEŞ-IŞİD terör örgütüne yardım ediyormuş gibi göstererek hem uluslararası alanda sıkıştırmak, hem Ortadoğu’da kendi menfaatlerini ve Türkmenleri koruyamaz hale getirmek, hem de seçilmiş ve yetkilendirilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı uluslararası ceza mahkemesinde yargılatmak amaçlı pis bir operasyon değil miydi MİT TIR’ları operasyonu? Şimdi neyin çekimserliği bu böyle? Can Dündar MİT TIR’ları operasyonunun medya ayağında gazeteci kamuflajıyla yer almış “kullanışlı romantik” değil mi? Ki bu Dündar, Reyhanlı’da 52 kişinin ölümüyle sonuçlanan IŞİD-DAEŞ saldırısını engellemeyip kendi devletine operasyona kalkışan FETÖ savcılarının üzerindeki kanı yıkama talimatı alan Dündar değil mi? Katile katı, azmettiricisine yumuşak olmak da neyin nesi? İşin hukuki, siyasi, diplomatik boyutları ayrıca tartışılır. Ama gazetecilikten değil casusluktan yargılanan, kendi ülkesine operasyon çekmeye çalışan Can Dündar’a kimlerin “sahip” (!) çıktığının fotoğrafıdır o selfieye kafa uzatanlar. Cumhurbaşkanı az bile söyledi! “Türkiye nasıl bir ülke olmak istediğine karar vermeli” gibi bir cümle kurabilen İngiliz başkonsolosu için Cumhurbaşkanı Erdoğan “Hala ülkemizde durabiliyorsa misafirperverliğimizdendir. Başka yerde bir gün barındırmazlar” dedi. Evet haklı, ama yetersiz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ben çok kararlıyım mesela, ülkemin nasıl bir yer olmasını istediğim hakkında: Hiçbir ülke temsilcisinin gelip burada ülkem hakkında ahkam kesmesine, değerlerimi, duygularımı, gerçeklerimi, mücadelemi aşağılamasına izin vermiyorum. Bunu yapmaya cüret edene misafirperverlik falan göstermiyorum. Göz hizası dışındaki her tür eşitsiz ilişkiyi reddediyorum. Ve hak eden hak ettiği muameleyi görsün, kapı dışarı edilsin istiyorum.