Türkiye hayli zamandır, üzerinde yükseldiği zemini büken ve dibe çeken yüzyıllık döngüden kurtulma mücadelesi veriyor.
Ekonomik, politik, medyatik pek çok aracın kullanıldığı, son çare işgalin denendiği bu küresel kuşatmadan bağımsızlığını kazanarak çıkacak, inşallah. Çünkü Türkiye’nin üst aklı insanın içine su serpecek şekilde iyi işliyor.
Piyasa gibi, medya gibi meşru; terör örgütü gibi gayri meşru araçların kullanıldığı saldırılarda 2010 sonrasında hedef açıktı, zamanla iyice netleşti; Erdoğan.
O ve onun etrafında çelikleşen millet iradesi yıkılamadığı içindir ki saldırının sahipleri şu an yeni arayışlar içinde olmalı.
Biraz da bu yüzden, başımızdaki belalardan, terör örgütlerinden kurtulmaya çalışırken yeni bir döngüye kapılmayalım diye teyakkuz halindeyiz ülke olarak.
O yüzden Erdoğan, kredi değerlendirme kuruluşlarının ekonomik gerçeklerle örtüşmeyen kasti siyasi kararlarını eleştirirken oradaki “tezgah”ı deşifre ediyor.
O yüzden coğrafyamızda haritaların nasıl yırtıldığını görüyor, “dünya beşten büyüktür” diyor ve ABD ile AB’yi doğrudan hedef alarak konuşuyor.
O yüzden ikiyüzlü mevcut küresel sistemin burnuna aynayı dayıyor ve “bak” diyor, “kendi hukukunla, kendi iddianla ve ne yaptığınla yüzleş!”
Aranan lider bulundu