MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 11 Ekim 2016 günü TBMM grup toplantısında yaptığı tarihi konuşmayla başladı 16 Nisan’da karara bağlanacak olan büyük değişim.
Anayasa değişikliğinin her aşamasında AK Parti ile birlikte yapıcı, kurucu bir aktör olarak yer aldı MHP.
Türkiye’nin varlığını güçlenerek sürdürmesi idealini parti üstü bir siyaset, kutsal bir vazife olarak görenMHP’nin ideolojik kodlarıyla son derecede uyumlu o yüzden bu öneri.
Ülkücü hareketin lideri, MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş’in Türkiye için başkanlık sistemini önerdiğini, ta 1970’lerde Dokuz Işık kitabında etraflıca anlattığını bir önceki yazımda aktarmıştım.
Bugün, yakın dönemde yaşananlar üzerinden bakalım MHP’nin Evet kararına.
***
Önce MHP’nin bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu saldırının büyüklüğünü ve niteliğini nasıl değerlendirdiğini açmak gerek. Şuradan başlayalım.
Gülen çetesinin cemaat değil bir işgal örgütü olduğu 2010’da somutlaşmaya başladı. Kumpas davaları, eski genelkurmay başkanının tutuklanması, Mavi Marmara’da katil sevicilik ve 2010 referandumu sonrasında CHP’nin gafleti, AYM’nin dalaleti, FETÖ’nün ihanetiyle yargı işgaline dönen HSYK yapılanması… Hükümetin o dönemde Paralel’in önünü kesmeye çabaladığı ama devletin sinir sistemine 40 yıldır sızan örgütün etkisiyle istenen oranda sonuç alınamaması… Erdoğan’ın katı tutumuna toslayan FETÖ ve sahipleri bir yandan diktatör kampanyasına başlayıp iktidarı sarsmak isterken öte yandan iktidar alternatifleri üretmeye çalışırlar.