7 Haziran’ı kritik hale getiren durum, HDP’nin seçimlere parti olarak girmeye karar vermesi ve yüzde 10 barajını aşma stratejisini Erdoğan düşmanlığı üzerine kurmasıydı. Bu sayede HDP, sayısal açıdan önemsiz ama operasyon ve manipülasyon yapma gücü ve tecrübesi olan sosyal-siyasi bir çevreyi yanına almış oldu.
Böylece Kürtler çözüm sürecinden uzaklaştırılırken, yıllardır birikmiş enerjileri, oy güçleri ve dağlardaki çocuklarının taze bedenleri siyaseten ölü olan bu kesimlerin hizmetine sunulmuş oldu.
HDP barajı beklenenden fazla bir oranla aşınca AK Parti de tek başına iktidardan uzaklaştı. Koalisyon da olmadı. Bu stratejiyi kuran ve HDP’yi araçsallaştıran irade için istenen tam da buydu. Siyasi belirsizlikler, toplumsal kaygılar artıp ekonomik veriler sinyal vermeye başlayınca düğmeye basıldı.
KCK 11 Temmuz’da ateşkesi bitirdiğini, 14 Temmuz’da devrimci halk savaşı başlattığını ilan etti. 20 Temmuz’da Suruç’ta DAEŞ 33 genci katletti. Ertesi gün Ceylanpınar’da PKK, iki genç polisi uykusunda şehit etti. Devlet de 23 Temmuz gecesi terör örgütlerine yönelik eş zamanlı operasyonlara başladı.
Şu ana kadar operasyonlarda hayatını kaybeden teröristler için binli sayılar zikrediliyor. Şehit sayısı ise yüz kırkı buldu ne yazık ki. Ve biri hariç, tamamı savunma pozisyonunda iken hayatını kaybetmiş. Yani pusuda. Hendeklere gömülü bombalarla. Yola döşenen mayınlarla. Çoğunlukla şehir içi çatışmalarda.