HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “PKK-KCK ve YDGH, seçim çalışmalarımıza çok önemli katkı sunuyor. Silah, bölge halkının HDP’ye oy vermesinde kullanılan seçim araçlarından biridir” demesini bekleyecek değiliz, değil mi?
Peki bu cümle, PKK-HDP siyasi hattından birilerince kurulmadı diye, on yıllardır herkesin apaçık bir şekilde bildiği, bölgeye giden her gazetecinin, her aktivistin, her siyasetçinin gördüğü-duyduğu, şahit olduğu, bölge halkınınsa bizatihi yaşadığı gerçek ortadan kalkar mı?
Öcalan’ın “zorun gücü” diye formüle ettiği dayatma siyaseti bugün KCK tarafından açıkça, HDP tarafından ise kaçak kullanılmakta.
Daha dün, hoyrat devletin yanlış politikalarını destekleyen ve “en iyi Kürt ölü Kürt’tür” demekten çekinmeyen medya grupları, gazeteciler, şarkıcılar, aktivistler bugün canhıraş biçimde “zorun gücü” siyasetine arka çıkmakta.
PKK’ya kefil olmakta!
DHKP-C’li o iki terörist gösterişçi biçimde savcının alnına silah dayadığında ve Türkiye’yi tehdit ettiğinde nasıl temiz ve onurlu olanın, Şehit Savcı’nın yanında değil de terör örgütünün yanında durdularsa bugün de aynısını yapmaktalar.
Bu defa da ortak ve güzel bir gelecek kurmak için yürütülen Çözüm Sürecini sabote etmeye, Türkiye toplumunun ve devletinin alnına silah dayamaya kalkanların yanında saf tutmaktalar.