Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden 1 Temmuz itibariyle resmen çekilmiş olması, kadına yönelik şiddetle mücadelede hassas olan kimi çevrelerde tepkiye neden oldu.
Tepkili çevreler sözleşmenin ne içeriğini işlevini, ne de kanunlar olmasa tek başına şiddeti önleme gücü olup olmadığını konu etmeksizin siyasi iktidarı dövmekle meşgul. Ciddi enerji ve mesai harcamaktalar.
Kuşkusuz şiddetle mücadele eden, sahaya inen, elini taşın altına koyan herkesin verdiği emek kıymetlidir. Bunun için ancak minnettar olunur.
Nitekim farklı siyasi ideolojik çevrelerden de olsa sivil toplum kuruluşlarının ve kişilerin bir araya en kolay geldiği konuların başında gelir şiddet karşıtlığı.
Mağdurun yanında, saldırganın karşısında olunur.
Hal böyleyken, ideal olan buyken kadına yönelik şiddeti bizatihi iktidarı dövmek için kullanmak ne yazık ki meseleyi araçsallaştırmaktan öteye geçmiyor. Sadece yoruyor, gücümüzü potansiyelimizi bölüyor ve bizi gerçek hedeften