AK Parti tabanında ve teşkilatlarında anayasa değişiklik teklifine ilişkin bir kuşku, kararsızlık, flu alan var mı?
Sorduğum hemen herkes "hayır" diyor.
Hükümet sistemi değişikliğiyle ilgili anayasa referandumunun 2007'de 367 kriziyle başlayan ve cumhurbaşkanını halkın seçmesi kararıyla devam eden sürecin devamı olduğu kanaatini serdediyor.
2014'teErdoğan'ın halk oyuyla Cumhurbaşkanı seçilmesiyle siyasetin ve dolayısıyla yürütmenin merkezi artık cumhurbaşkanlığı makamı, diyor. "Bu geri çevrilemez, nehir tersine akmaz ama böyle de devam edilmez".
İki başlılığın sonlandırılması, yasama ve yürütme organları arasında kuvvetler ayrılığının tesis edilmesi gerek.
Dolayısıyla hükümet sisteminin değişmesi gerek.
Gerekçeler benzeri şekilde sıralanıyor.
Metne yakından bakanlar ve süreci dikkatli takip edenler, değişikliği mevcut olanla ve başka demokratik ülkelerle de kıyaslıyor. İfade şekilleri farklı olsa da parti tabanında da meseleyi böyle yorumlayanların sayısı hiç az değil.
Lakin medyanın ve kamuoyu araştırma şirketlerinin formüle ederek dolaşıma soktuğu şu soruyu da es geçmemek gerek.
Çünkü bu soru bir endişe üretiyor ve reyleri "evet"ten "hayır"a evriltme hedefi gözetiyor.
Deniyor ki; "Erdoğan'a tamam. Sevelim sevmeyeyim, 30 yıldır herkesin gözünün önünde, medyanın büyüteci altında bir siyasetçi. Her şeyini biliyoruz, ne yaptığını, neye nasıl tepki verdiğini, siyasetini, milli ve yerli olduğunu, gücünü halktan aldığını vesaire. Ama ya ondan sonra!Erdoğan'dan sonra ne olacak? Bunca yetki kifayetsiz birinin eline geçerse...?"
Bu soruyu saf bir merakla ve endişeyle soranlar olduğuna şüphe yok.
Lakin bu sorunun özellikle "hayırcı cephe" tarafından satın alındığını ve köpürtüldüğünü de görmek gerek.
Erdoğan'ın buradan bir kırılganlık alanı üretilmekte olduğunu gördüğüve ön aldığı üç gün önceki konuşmasıyla anlaşıldı.