28 Şubat davasında karar çıktı. 21 kişiye müebbet hapis cezası
verildi. Her şeyden önce bu cezalarla birlikte 28 Şubat'ın bir
darbe olduğu devlet tarafından açık ve net biçimde kabul edilmiş
oldu.
Bu bile başlı başına önemli bir kazanım.
Peki bu cezalarla birlikte 28 Şubat darbesiyle yüzleşmemiz bitti
mi? Hayır, bitmedi.
Aksine 28 Şubat darbesiyle yüzleşmemiz yeni başlıyor.
Darbenin askeri ayağının cezalandırılması noktasında önemli bir
adım atılmış oldu.
Fakat daha darbenin yargı, medya, sermaye ve üniversiteler ayağı
var. Unutmayalım, 28 Şubat darbesi aynı zamanda bir medya
darbesiydi. Gazetelerin attığı manşetler, ana haber bültenlerindeki
kurgu haberler olmasaydı 28 Şubat darbesi vücut bulur muydu?
Öte yandan üniversiteler! Onları göz ardı edebilir miyiz? Dönemin
Yükseköğretim Kurulu'nu. YÖK'teki Toplumsal Faaliyetler Birimi'nde
yapılan fişlemeleri. Kemal Alemdaroğlu gibi rektörlerin faşizan
uygulamalarını.
İkna odalarında 17-18 yaşlarındaki başörtülü kızların psikolojik
işkenceye tabi tutulmasına neden olan Nur Serter gibi tipleri.
Yargıdaki militanları!