R. Tayyip Erdoğan'ın AK Parti'nin başına geçmesi, AK Parti
seçmeninin beklentilerini çok ciddi şekilde artırmış durumda. Bu
beklentinin bir kısmı 2019'la alakalı. Malum 2019 seçim yılı
olacak. Ve yeni hükümet sistemi 2019'dan itibaren bütünüyle hayata
geçecek.
Erdoğan yeni sistemin hayata geçmesi için büyük mücadele verdi. Bu
mücadelenin merkezine Türkiye'nin ihtiyaçlarını koydu. Kendi siyasi
ikbali için değil, ülkesinin siyasi istikrarını teminat altına
almak için Cumhurbaşkanlığı sistemini savundu. 16 Nisan'da halk
sistem değişimine onay verdi ve yeni bir siyasal ortam gün yüzüne
çıktı.
Erdoğan bu sistem değişiminin sağladığı imkânla kurucusu olduğu
partinin başına geçti. Şimdi önündeki en büyük imtihanlardan biri
en önemli mimarlarından biri olduğu bu sistemde iktidar olabilmek.
Erdoğan'ın bu süreçteki en büyük imkânı ise ülkenin tek merkez
partisi olan AK Parti'nin başına geçmiş olması. Bu, hem Erdoğan
için bir imkân, hem de parti için.
AK Parti'nin 2019'a kadar önünde meşakkatli bir yol var. AK
Parti'nin 2019'a kadar "iktidar partisi" olma özelliğini sürdürecek
olması bir yönüyle avantaj. Fakat diğer yandan ülkenin karşı
karşıya kaldığı ve kalacağı meydan okumalar karşısında iktidar
partisi olarak hedefe konma riski yüksek. Her şeyden önce Türkiye,
birbirinden farklı terör örgütlerinin hedef aldığı bir ülke. Bunun
anlamı açık. AK Parti, 2019'a kadar kapsamlı ve etkin bir terörle
mücadele siyaseti yürütmek, bu siyasetini günden güne daha
nitelikli hale getirmek zorunda.