ABD'nin skandal Türkiye Büyükelçisi John Bass nihayet gidiyor.
Gidiyor gitmesine de giderken yine birçok çam deviriyor. Şecaat arz
ederken, bir kez daha sirkatin söylüyor.
Kendisinin gazetemiz SABAH'a olan düşmanlığı yeni değil. SABAH
defalarca ABD Büyükelçiliği'nin üstüne vazife olmayan
faaliyetlerini deşifre etti. Haber ve yorumlarıyla "hayırdır, Mr
Bass?" diye sordu. İyi de yaptı...
Malum, cuma günü gazetemiz "İşte 'İrtibatçı'nın FETÖ
Bağlantıları" manşetiyle çıkmıştı. Kenan Kıran ve Nazif Karaman
imzasını taşıyan ve manşete çıkarılan haberde ABD Büyükelçiliği'nin
bir gün önce bir bildiri yayınlayarak sahiplendiği Metin Topuz'un
ilişkileri ortaya konuyordu. Kaynak, İstanbul Başsavcılığı'ydı.
Bu haber üzerine yer yerinden oynadı. Büyükelçilik, bu haberdeki
iddialara cevap vereceğine bir başka skandala daha imza attı. Bir
büyükelçilik görevlisi, o gün gerçekleşecek veda yemeğine davetli
olan gazetemiz yazarı Hilal Kaplan'ı arayıp daveti geri
çektiklerini bildirdi. Aman ne büyük ceza!
Görev süresi boyunca "basın özgürlüğü" naraları atarak Türkiye'nin
iç işlerine karışmayı vazife edinmiş John Bass'in gerçek yüzünü
bundan daha iyi ne gösterebilir?
Bilmem hatırlar mısınız, FETÖ'nün yayın organı Zaman'a Türkiye
Cumhuriyeti'nin bağımsız mahkemeleri kayyum atadığında "nerede
kaldı basın özgürlüğü" diye veryansın etmişti zatı şahaneleri.