Bir yanda bayramımız var.
Öte yanda mücadelemiz.
Bir yanda sürur var, neşe var, gurur var.
Öte yanda hüzün ve öfke.
Bir yanda birliğimizi, dirliğimizi korumanın derdine düşenler
var.
Öte yanda dur durak bilmeyen tefrika ehli.
Bir yanda memleketi için şehit düşenler var.
Öte yanda hileden desiseden usanmayan eyyamcılar.
Bir yanda Türkiye var.
Öte yanda Yemen, Suriye, Irak, Filistin, Libya, Afganistan.
Bir yanda ümmet var.
Öte yanda ırkçılar, mezhepçiler, münafıklar.
Yine de bayram bu bayram.
Bayram, bizim bayram.
Mehmet Akif, ümmetin darda, hem de çok darda olduğu bir dönemde
boşuna mı söylemiş şu şiiri?
"Âfâk bütün hande, cihan başka cihandır
Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamandır!
Bayramda güler çehre-i mâ'sûm-i sabâvet,
Ümmîd çocuk sûret-i sâfında ıyandır"
Evet bugün her şeye rağmen ufuklar gülüyor.
Evet bugün her şeye rağmen dünya başka bir dünya.
Evet bugün sevinçli bir gün.
Umudun saf bir çocuk suretinde göründüğü bir gün bugün.
Ve hatıralar elbette...
Sadece kendi hatıralarımız değil.
Parçası olduğumuz güzel hatıralar...
Tabii ki eski, güzel bayramlara duyduğumuz hasret sahici.
Bu his de sadece bize, bu döneme ait de değil.
Atalarımızın, dedelerimizin de yaşadığı bir his bu.
Çünkü onlar da çocuktu, onlar da gün geldi çocukluklarını
özledi.
"Bayramda gelir yâda ne hoş hâtıralar ki: Bin ömre verilmez, o
kadar kadri girandır" diyen de yine Mehmet Akif'in ta
kendisidir.
***