"Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü
yaptım.
Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop'a götür dese onu oraya
götürmekle memurum." Bu sözler, MİT eski müsteşarı M. Fuat Doğu'ya
ait.
Bu sözleri bizzat Fuat Doğu'nun ağzından duyan kişi ise TBMM
Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanvekili Selçuk Özdağ. 30 yıl
sonra, AHaber'de benim de katıldığım bir televizyon programında
Fuat Doğu'nun bu dehşetengiz itirafını kamuoyuyla ilk defa paylaştı
Özdağ.
1962-1964 ve 1966- 1971 arasında iki kez MİT müsteşarlığı yapan
Fuat Doğu, Mehmet Eymür, Sadi Sağdam, Şenkal Atasagun, Emre Taner
ve Hiram Abas gibi MİT yöneticilerini yetiştirmiş, MİT'e bir dönem
damga vurmuş bir isim. Bir rivayete göre de Fuat Doğu ölmeden önce
anılarını el yazısıyla yazıp MİT'e teslim etmiş.
Fuat Doğu'nun 12 Eylül'den 5-6 yıl sonra, henüz genç bir
siyasetçiyken Selçuk Özdağ'a yaptığı bu itiraf eski Türkiye'de MİT
ve CIA ilişkisinin nasıl organik ve hatta hiyerarşik bir ilişki
olduğunu gözler önüne seriyor.
FETÖ, PKK ve diğer irili ufaklı terör örgütlerinin Türkiye'de
kendilerine nasıl mümbit bir zemin bulabildiklerini merak edenler
önce bu kirli ilişkiye bakmalılar. Askerin dışarıdan emir
geldiğinde nasıl tereddüt etmeden hızlı ve organize biçimde siyaset
oyununa müdahale edebildiğinin cevabı da bu ilişkide saklı.
Türkiye siyasi tarihindeki karanlık noktalar, sokak kalkışmaları,
faili meçhuller, kitlesel katliamlar, evet bütün bunlar öncelikle
Türkiye'yi kendi istediği noktaya çekmek için çaba sarf eden dış
aktörlerin mahareti! Ne var ki bu yabancı aktörlerin içerideki
işbirlikçileri olmadan bunca cürmü işleyemeyeceklerini de hepimiz
biliyoruz.
Düşünün, bu ülkenin "milli istihbarat teşkilatı" yıllarca ABD'nin
istihbarat teşkilatının güdümünde hareket etmiş. Sadece zihniyet
düzleminde bir Amerikancılıktan bahsetmiyoruz.