Yalvarmış da yalvarmış. Kendisini küçültmüş de küçültmüş. Sadece
kendi halini ortaya koymamış, içinde olduğu sınıfın, Erdoğan
karşıtı güruhun halini de ortaya koymuş.
Ece Temelkuran'dan bahsediyorum.
Cumartesi günü The Guardian'da İngiltere Kraliçesi'ne açık mektup
yazmış.
"Majesteleri lütfen Erdoğan'a yeter deyin" demiş. Adeta "bizi
Erdoğan'dan kurtar" diye haykırmış ona. Duygu sömürüsünü öyle bir
hale getirmiş ki karşısındakinin 10 yıllardır tahtta oturan bir
Kraliçe olduğunu unutup ondan demokrasi adına yardım dilenmiş.
Halbuki şunun şurasında 24 Haziran'a ne kaldı? Kraliçe'yi tavlamaya
uğraşacağınıza Türkiye'ye, halka seslenin.
Eğer nasıl sesleneceğinizi biliyorsanız!
O zaman onlara ahlakı noksan muhalefet demiştim. O günden bugüne hep o çerçevede hareket ettiler. Hep Türkiye kaybetsin diye uğraştılar. Sözümona Erdoğan'a kaybettirmek için yaptılar bunu. Oysa olan Türkiye'ye, bu ülkenin vatandaşlarına oldu.
Bu ahlakı noksan muhalefetin bugünlerde görüyoruz ki tahtası da eksik. Giderek saçma sapan eylemlerle çıkıyorlar karşımıza.
Bütün bu saçmalıklar bir yana, Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi sahici ajandasını hayata geçirmeye, Türkiye'nin çıkarlarının peşinden koşmaya devam ediyor.
Bu çerçevede Cumhurbaşkanı dün İngiltere'ye geldi. "Geldi" diyorum çünkü ben Türkiye'den birçok meslektaşımla birlikte birkaç gündür İngiliz-Türk Tatlı Dil Forumu nedeniyle İngiltere'deyim. Erdoğan önce bu forumun kapanış yemeğine katıldı ve bir konuşma yaptı. *** Erdoğan'ın forumun kapanışında yaptığı konuşma post-Brexit döneminin kapsamlı analizi mahiyetindeydi. Şunu görmemiz gerekiyor. İngiltere'nin AB'den çıkması Türkiye için iyi yönetildiği takdirde kayda değer fırsatlar, kötü yönetildiği durumda bazı riskleri bünyesinde barındırıyor.
Malum, İngiltere Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği konusuna tam destek veriyordu. İngiltere'nin AB'den çıkması Türkiye'nin oradaki en önemli destekçisini kaybetmesi anlamına geldi.
Öte yandan Türkiye-İngiltere ilişkileri Brexit sonrasında AB'nin kısıtlamalarından ve bagajından kurtulmuş bir boyuta taşınmaya da başladı. Gerek ikili ticari ilişkilerin artışı, gerekse de savunma sanayi alanında girişilen işbirlikleri Türkiye-İngiltere ilişkilerini geçmişten daha olumlu bir noktaya taşıyor.
Bu süreçte İngiltere'nin 15 Temmuz darbe girişimine yönelik tavrının da oldukça etkili olduğunu vurgulamamız lazım. İngiltere de tıpkı Rusya gibi 15 Temmuz darbe girişimi sürecinde Türkiye halkından ve onun seçilmiş temsilcilerinden yana tavır koydu. *** Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün Chatham House'da bir konuşma yapacak.
İngiliz firmalarının tepe yöneticileriyle bir araya gelecek olan Cumhurbaşkanı daha sonra Bloomberg TV'ye röportaj verecek.
Erdoğan oradan Galler prensi Charles ile görüşmeye geçecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İngiltere başbakanıyla ve İngiliz kraliçesiyle yapacağı görüşme ise yarın olacak. Allah bir mani vermezse salı gecesi Ankara'ya döneceğiz.
Bir zamanlar Türkiye'de seçimler yaklaştığında hayat durur, ülkenin sadece iç politikası değil dış politikası da kilitlenirdi. Türkiye kısa bir süre önce erken seçim kararı almasına rağmen dış politika önceliklerini kaybetmeden yoluna devam ediyor.