Fahrettin Altun Sabah Gazetesi

Cumhurbaşkanlığı sistemi demokratikleşme arayışımızın ürünü

Bu ülkenin refahı, istikrarı, normalleşmesi ve demokratikleşmesi için çok önemli bir adım atmak üzereyiz. Millet tarihsel bir ödevi yerine getirmenin heyecanı ve hazırlığı içinde. 40 yılı...

23 Şubat 2017 | 169 okunma

Bu ülkenin refahı, istikrarı, normalleşmesi ve demokratikleşmesi için çok önemli bir adım atmak üzereyiz. Millet tarihsel bir ödevi yerine getirmenin heyecanı ve hazırlığı içinde. 40 yılı aşkın süredir Türkiye'nin önde gelen siyasetçilerinin hasretini çektiği, her fırsatta altını çizdiği sistem değişimi nihayet hayata geçiyor. TBMM'den geçen ve referanduma sunulan anayasa değişikliği ile ihtiyaçlarımıza uygun yeni bir hükümet sistemine kavuşacağız.
Bakmayın siz ret cephesinin "Cumhurbaşkanlığı sistemi"ni türedi bir yapı gibi sunma gayretine. Bu ülkede vesayet odaklarına karşı mücadele eden, yerli siyasal akımların temsilciliğini yapmış, demokratik sistem içinde varlık göstermiş siyasi liderler, büyük oranda bugün tesis edilecek yeni hükümet sistemini önermişlerdir.
Örneklere dönüp bakalım. Şu ifadeler Necmettin Erbakan'ın başında olduğu Milli Selamet Partisi'nin 1973'teki seçim beyannamesinden: "Devlet başkanlığı ile hükümet başkanlığı birleştirilecek, icraya kuvvet, sürat ve müesseriyet kazandırılacaktır. Başkanı tek dereceliolarak millet seçecektir."
Turgut Özal, bundan 30 yıl önce Türkiye'nin siyasi istikrar sorununu kalıcı olarak çözüme kavuşturacak bir "başkanlık sistemi"ne ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır. Özal'ın işaret ettiği sistem, bugün bizim "Cumhurbaşkanlığı sistemi" olarak tesis etmeye çalıştığımız sistemin ta kendisidir.
Benzer şekilde Alparslan Türkeş de açık ve net biçimde "başkanlık sistemi olarakadlandırdığımız bu görüşümüzün tahakkuku halinde devlet başkanı, referandum ile bizzat milletin kendisi tarafından seçilecek ve böylece halkın yönetime katılması ve kendileriniilgilendiren konularda alınacak kararlara bizzat iştirak etmesi sağlanarak milli demokrasi tesis edilmiş olacaktır" demiştir.
1990'ların ortasına gelindiğinde Süleyman Demirel de bugün üzerinde konuştuğumuz hükümet sistemine benzer bir sistem ihtiyacından bahsetmiş, "başkanlık sistemi(nin) siyasi istikrarın sağlanması açısından şart" olduğunu, "yürütme ve yasama(nın) birbirinden ayrılması gerektiği"ni söylemiş, "başkanlık sistemi(nin) kaçınılmaz" olduğunu vurgulamıştır.
Türkiye'nin yeni ve işleyen bir hükümet sistemine ihtiyacı olduğuna inanan ve siyasi kariyerinin başından beri bunu açıkça ifade eden siyasi liderlerden biri de Recep Tayyip Erdoğan'dır. Erdoğan ülkenin siyasi istikrar sorununun kalıcı olarak çözüme kavuşturulması, hızlı ve etkin şekilde işleyen demokratik bir yönetim yapısına kavuşabilmesi ve devletin egemenlik krizini aşabilmesi için bugün adına Cumhurbaşkanlığı sistemi dediğimiz türden bir hükümet sistemine ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti 25 Temmuz 2018 | 7.792 Okunma Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet 23 Temmuz 2018 | 5.925 Okunma İsrail’in tehlikeli oyunu 21 Temmuz 2018 | 4.764 Okunma Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil 19 Temmuz 2018 | 4.805 Okunma Hesaplaşmamız sürmeli 18 Temmuz 2018 | 6.296 Okunma