Neler görüyor, nelere şahitlik ediyoruz.
Akıl alır gibi değil.
Ama almalı.
Almazsa hafıza olmaz.
Hafıza olmadan şuur oluşmaz.
Şuursuzluk da bizi köleleştirir.
Kölelik bitti!
Bir Fransız uluslararası ilişkiler profesörü.
Adı Philippe Moreau Defarges.
Canlı yayında Türkiye üzerine konuşuyor.
Esasında atıp tutuyor.
Militan bir edayla akıl veriyor. Elbette mevzu 16 Nisan.
"Sonuç tersine çevrilebilir mi?" Soru bu.
Malum, Avrupalılar kaç gündür bununla yatıp bununla kalkıyor.
Buldukları iki formül var.
"İç savaş" ve "suikast"...
Evet Türkiye'de iç savaş çıkartmak.
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast gerçekleştirmek.
Türkiye vizyonları bu!
Bakın bu Fransız profesör neler söylüyor?
"Erdoğan yetkilerinin artırılmasını talep ederek kolay yolu
seçti. Bu sadece onu felakete sürükler.
Gördüğümüz kadarıyla hukuki yollar kapandı.
Türklerin yaptığı başvurular dikkate değer ama hiçbir yere
gitmeyecek.
Çünkü Erdoğan tüm yolları kilitleyecek."
Mesele ne?
Türkiye'de demokratik bir halkoylamasıyla karara bağlanan anayasa
değişikliğini demokrasi dışı yollarla geçersiz kılmak.
Fransız profesör devam ediyor.
"Geriye iki seçenek kalıyor. Ya iç savaş ya da telaffuz etmesi
zor ama Erdoğan'ın öldürülmesi... Böyle bir atmosferde
suikastı unutmayın!"
O "telaffuz" diyor, ancak siz onu "itiraf" diye okuyun!
Sunucu, "dur, ne yapıyorsun" falan diyor. Ama seninki
kendinden emin.
"İşbirlikçilerimiz çuvalladı, bu son çare" edasında.
Ne yapsanız boş Philippe efendi!
Kimse bu saatten sonra "liberal Batı demo