Rosa Brooks. Georgetown Üniversitesi'nde hukuk profesörü. Obama
döneminde dışişlerinde başdanışmanlık yapmış bir isim.
Birkaç gün önce Foreign Policy'de bir yazı kaleme aldı Brooks.
Dudak uçuklatan cinsten, fenalıklarla dolu bir yazı. Yazının sadece
yazılması değil yayınlanması, yayınlandıktan sonra liberal
mahfillerde hiçbir kamuflaja gerek duymaksızın büyük bir heyecanla
tartışılması Amerikan demokrasisinin yaşadığı derin krizi gözler
önüne serer nitelikte.
Makalenin başlığı Brooks'un derdini açıkça ele veriyor.
"2020'den Önce Başkan Trump'tanKurtulmanın 3 Yolu." Çok
net!
Brooks, "gerçekten bu adama mecbur muyuz" diye sorarak
başlıyor yazısına. Ve bu sorunun dünyanın her yerinde sorulduğunu
söylüyor. Ona göre Trump ilk hafta ortaya koyduğu performansla şu
kanaati pekiştirdi: "Bu adam herkesin korkacağı
kadar çatlak biri!"
Son günlerde ana akım Amerikan medyasında Trump'la ilgili bu tür
ithamlarla sık sık karşılaşıyoruz. Hatta Trump'la ilgili söze
başlayanların kahir ekseriyeti onunla arasındaki mesafeye işaret
ederek söze başlıyor. Trump karşıtlığı şimdiden Amerikan elitleri
arasında kendisine geniş bir yer bulmuş durumda.
Buraya kadar bizi şaşırtan bir durum yok. Gelin görün ki Brooks çok
daha fazlasını söylüyor. Aslında Amerika'nın tasfiye halindeki
elitlerinin sözcülüğünü yapıyor. Peki ne diyor?
1. "Taç giyen baş akıllanır sandık, ama öyle anlaşılıyor ki
yanılmışız! Gelinen noktada Amerikan korumacılığına karşı Çin
küreselleşmenin ve serbest ticaretin savunuculuğuna soyunuyor.
Meksika başkanı Washington'a gerçekleştireceği resmi ziyareti iptal
ediyor, önde gelen Meksikalı siyaset adamları Trump'ın duvar
projesinin bir savaş başlatabileceğini söylüyor. ABD Dışişleri
bakanlığından birçok kişi istifa ediyor..."
2. "Peki biz bu adamdan nasıl kurtuluruz? Birinci seçenek,
2020 Kasım'ını beklemek ve Amerikan halkının Trump'ı bir daha
başkan seçmemesini ummak! İkinci seçenek, Kongre'nin 'vatan
hainliği, rüşvet ve benzeri ağır suçlar'ı gerekçe
göstererek Trump'ı