15 Temmuz 2016'da bu millet bir destan yazdı. Tarihte eşi
benzeri görülmemiş bir kahramanlık sergiledi. O günlerde şunu
söylemiştik. Bundan sonra Türkiye siyaseti 15 Temmuz destanına, 15
Temmuz mirasına sahip çıkanlarla, bu destanı unutturmaya, bu mirası
kirletmeye çalışanlar arasındaki mücadeleden ibaret olacak.
Eksik söylemişiz. Mücadele, 15 Temmuz'da darbe görünümlü işgal
planını boşa çıkaranlarla, darbecileri haklılaştırmaya, onları
savunmaya çalışanlar arasında.
Mücadele, 15 Temmuz'da darbecilere, işgalcilere geçit vermeyen
milletin temsilcileriyle, ATM'lere koşan, benzincilere üşüşen,
marketleri yağmalayan güruhun temsilcileri arasında.
Mücadele, milletin ve devletin bekasından yana olanlarla, FETÖ'nün
devamından yana olanlar arasında.
Pazartesi Resmî Gazete'de yayınlanan 696 sayılı KHK bu mücadelede FETÖ'nün yanında duranları iyot gibi açığa çıkardı. Söz konusu KHK'nın iki hükmü gayrı milli muhalefeti harekete geçirdi. Karşı çıktıkları birinci hüküm, 15 ve 16 Temmuz 2016 tarihlerinde darbeye karşı sivil direnişe katılanlara hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk muafiyeti getirilmesi. İnanılır gibi değil!