Yapay birlikteliklerden yalancı baharlar doğar. Ötesi olmaz.
Yenikapı ruhu dağılıyor diye kimse veryansın etmesin.
Yenikapı ruhu yerinde duruyor. 15 Temmuz'u milli kurtuluş günü
yapan, bu ülkeyi yeniden vatan yapan ruh yaşıyor. Bu millete can
vermeye devam ediyor.
Bu ruh, ülkenin büyümesi, kalkınması, refahı ve demokratikleşmesi
için yeter de artar.
Devletin yeniden yapılandırılması için ihtiyacımız olan da bu
ruh.
Dış baskılarla, terör örgütleriyle mücadele ederken temel
dayanağımız da bu ruh. O ruhun sigortası Yenikapı meydanıydı.
Yenikapı'da, sahnedeki gerçek liderlerdi.
Nitekim sahnedeki gerçek liderler bu meydana sahip çıkmaya, o
meydanın sinerjisini temsil etmeye devam ediyorlar.
Bir de sahnede eğreti duran ve sahneye hiç çıkamayanlar vardı.
Onların derdi en azından 15 Temmuz'dan önceki üç yıl boyunca çok
netti. FETÖ'cülerle aynı amaca matuf şekilde siyaset yaptılar.
Erdoğan'ı indirmek için uğraş verdiler. Evet, siyasetlerinin
merkezinde bu hedef vardı. Siyasi kimlikleri Erdoğan düşmanlığıyla
şekillendi. Sahi, FETÖ'cüler 15 Temmuz'da neden darbe yapmaya
kalktı? Amaçları neydi? Erdoğan'ı indirmek değil miydi?
15 Temmuz'a kadar gayrı milli muhalefet bloğu, aynı amaca hizmet
ettiğini düşündüğü için FETÖ'yle işbirliğine girdi. Siyasal
enerjilerini, varlarını yoklarını gayrımeşru yöntemlerle Erdoğan'ı
indirmek için seferber ettiler.
FETÖ'yle çarpık bir ilişki geliştirdiler.
FETÖ'nün Gezi'deki manipülasyonlarına ortak oldular, 17-25
Aralık'taki kirli operasyonlarına alkış tuttular, söylemlerini
siyaset sahnesine taşıdılar. 2013'ün sonundan 15 Temmuz 2016'ya
kadar "Erdoğan düşmanlığı"yla nefes alıp veren gayrımilli muhalefet
bloğu "darbe girişimi"yle birlikte pozisyon değiştirdi. Ya FETÖ
tarafından kullanıldıklarını darbe gecesi fark ettiler.