15 Temmuz 2016'ta Fetullahçı Terör Örgütü mensupları millete
darbe yapmaya kalktı. Ülkeyi kana buladı.
Tanklarla, toplarla bu milletin evine, meclisine saldırdı.
Millet bu saldırıyı püskürttü. R. Tayyip Erdoğan'ın liderliği,
milletin cesareti ve feraseti sayesinde 15 Temmuz darbe girişimi
boşa çıkarıldı.
Çok kan aktı. Daha önce hiçbir darbede akmadığı kadar. Bu millet o
gece 250 şehit verdi. Binlerce insan gazi oldu. Bu hain darbe
girişiminin üzerinden tam iki yıl geçti. Zorluklarla, çetin
mücadelelerle dolu bir iki yıl yaşadık. Her bir zorluğu 15 Temmuz
ruhuyla aştık.
Mücadelemizin adını 15 Temmuz ruhunu yaşatma mücadelesi koyduk.
Bu iki yılda 15 Temmuz darbe girişimiyle umduğunu bulamayanlar bu
kez terör faaliyetlerine hız verdiler. Ekonomik tuzaklar kurdular.
Siyasi mühendisliklere, ameliyatlara giriştiler. Sokakları
hareketlendirmeye çalıştılar. Gel gör ki bir kere bu millet 15
Temmuz'da o büyük badireyi atlattıktan sonra özne olduğunu
hatırladı.
Evet, hatırladı. Mayasını keşfetti. Millet o gece olaya el koydu.
Millet o gece sokaklara çıkarak sadece bir darbe girişimini
püskürtmedi, aynı zamanda geleceğine sahip çıkabileceğini de gördü.
Hem gördü, hem gösterdi.
İşte bundan sebep şer odakları nasıl 15 Temmuz'da başaramadılarsa,
ondan sonraki hain girişimlerinden de istedikleri sonucu elde
edemediler.
Aksine bu iki yılda Türkiye çok önemli kazanımlar elde etti. Bu
kazanımların kaynağında Türk milletinin güçlü iradesi ve bu iradeyi
temsil eden başkan Erdoğan'ın liderliği var. Millet,15 Temmuz
ruhuyla devletin yeniden yapılanmasını talep etti.
Hem kendisine daha iyi hizmet edebilmesi için, hem içinde
bulunduğumuz çağın ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için, hem de
yıllardır içine sızan kirli yapılardan arınabilmesi için... Yeniden
yapılanma başarıldı ve Türkiye Cumhuriyeti devleti çok daha güçlü
bir devlet oldu.
Her şeyden önce ülkenin yıllardır muzdarip olduğu hükümet sistemi
krizi çözüldü.
Vesayet mekanizmaları dağıtıldı, dış müdahale kanalları kapatıldı.
Devlet, bu iki yıllık sürede güvenlik tehdit algısını
ortaklaştırdı. Askerlerin değil, seçilmiş sivil otoritenin işaret
ettiği güvenlik tehditleri esas alındı. Bu çerçevede terör
örgütleriyle hesaplaşma noktasında önemli mesafeler alındı. Terörü
kaynağında kurutma stratejisi hem PKK'ya, hem FETÖ'ye, hem DEAŞ'a,
hem DHKP-C'ye ağır kayıplar verdirdi. Dahası da oldu. 15 Temmuz
2016'da 19'uncu yüzyıldan bu yana siyaset üstü bir hal alan
Batıcılaşma ideolojisi egemenliğini yitirdi. Bir başka deyişle
Batıcılaşma parantezi kapandı. Batı ile ilişkiler yeni bir boyut
kazandı. Batıcılığın yerini, Batı ile rasyonel ve çıkar temelli
ilişki yürütme anlayışı aldı.
Neden mi böyle oldu? O gün, 15 Temmuz 2016'da millet FETÖ'yü dış
güçlerin sahaya sürdüğüne emindi.
O yüzden yaşadığı şeyin adını darbe girişiminden çok işgal girişimi
koydu. CNN 15 Temmuz gecesi boşuna mı "darbeciler demokrasiyi
muhafaza etmek için darbe girişiminde bulundu" diye yayın yaptı.
Yine Guardian darbenin başarısız olduğu anlaşıldıktan sonra boşuna
mı hemen 16 Temmuz sabahı Fetullah Gülen'le röportaj yapıp, "bu bir
tiyatro"dur mesajı verdi.
15 Temmuz darbe görünümlü işgal girişiminin hedefi öncelikle
Erdoğansız bir Türkiye yaratmaktı.
Erdoğansız bir Türkiye yeniden hükmedilebilir bir Türkiye demekti!
Erdoğansız bir Türkiye, iddiasız bir Türkiye demekti!
Erdoğansız bir Türkiye, bölünmüş bir Türkiye demekti!
Bu iki yıllık süreçte şunu gördük.
Türkiye siyaset sahnesi 15 Temmuz ruhunu temsil edenlerle, 15
Temmuz ruhunu kirletmek isteyenler arasında bir mücadeleye tanıklık
etti. Emin olun bu mücadele bitmeyecek. Ancak mücadelenin kazananı
çok şükür ki millet. Bir başka deyişle kazanan 15 Temmuz ruhu!