Zeytin Dalı Harekâtı sürerken zihnimizin bir yerlerinde hep şu
soru vardı: Afrin'den sonra ne olacak, Türkiye nereye
yönelecek?
Afrin özgürleştikten sonra bu soru gelip zihnimizin orta yerine
yerleşti. Sadece bizim için değil hem bölgesel hem küresel aktörler
için Türkiye'nin ne yöne doğru hareket edeceği temel bir tartışma
konusu halini aldı.
Türkiye başlıca önceliğinin ulusal güvenliğini teminat altına almak
ve çevresindeki terör tehdidini bertaraf etmek olduğunu
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ağzından defalarca dile getirdi.
Bu hedef doğrultusunda Türkiye Fırat Kalkanı Harekâtı'nı ve Zeytin
Dalı Harekâtı'nı başarıyla hayata geçirdi.
Afrin zaferinden sonra Türkiye'nin terörü kaynağında kurutmak
amacıyla yürüttüğü sınır ötesi operasyonların yeni dönem Türk dış
politikasının da somut bir unsuru olduğu herkes tarafından
anlaşılmış oldu.
Uluslararası alanda Türkiye'nin askeri müdahale ihtimalinden değil,
askeri müdahale kapasitesinden bahsedilmeye başlandı.
Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylemleri daha bir dikkatle
masaya yatırıldı. Erdoğan'ın daha önce popülist çıkışlar olarak ele
alınan sözleri Türkiye'nin somut dış politika adımlarının ipuçları
olarak ele alınmaya başlandı.