ABD başkanı kim olacak? Bu sorunun cevabı yarın netleşecek.
ABD'nin dünyaya ürettiği maliyetler arttıkça ABD başkanlık
seçimlerine yönelik ilgi de küresel bir hal alıyor.
Bu küresel meraka rağmen, Amerikalıların siyasete yönelik
ilgilerinin günden güne azaldığına şahit oluyoruz.
İki gün önce çok ilginç bir araştırma yayınlandı.
Araştırmadan çıkan sonuç şu: ABD seçmeninin büyük kısmı siyaseti
değersiz ve anlamsız buluyor.
"Amerikan seçimlerine katılım oranları da zaten bunun göstergesi"
diyebilirsiniz.
Malum, bugüne kadarki en yüksek katılım oranı %62.
Yüzde 55 civarında seyreden bir katılım oranı var.
Bu oran gençler söz konusu olduğunda %45'e kadar düşüyor.
Fakat yarınki seçimler öncesinde çok daha vahim bir tablo ile karşı
karşıyayız.
Amerikalıların kahir ekseriyetinin nazarında siyaset, sorunların
çözümü için bir umut kaynağı oluşturmuyor.
ABD kamuoyu gözünde siyaset, itibarsız bir uğraşa dönüşmüş
durumda.
Dünyanın en iyi işleyen demokratik sistemine sahip olmakla övünen,
demokrasi söylemiyle dünyaya biçim vermeye çalışan ABD bu
durumda!
Halk, siyasete inanmıyor.
Seçim sürecinde ne Cumhuriyetçilerin adayı Trump, ne de
Demokratların adayı Clinton, siyasi kişilikleri, vizyonları ve
vaatleri üzerinden tartışılıyor.
Onun yerine dahil oldukları iddia edilen skandallar gündeme
oturuyor.
Kirlenen bir siyaset ortamı ve buna karşı duyarsızlaşan bir ABD
halkı söz konusu.
ABD halkının siyasete yabancılaşmasının ve esasında Amerikan
demokrasisinin ciddi bir krize girdiğinin üç önemli emaresinden
bahsedebiliriz.
1) CBS News Poll'un yaptığı araştırmaya göre, seçmenlerin %82'si
seçim kampanyalarını iğrenç buluyor. Ve yine seçmenlerin büyük bir
kısmı adayları dürüst bulmuyor.
2) Üç seçmenden biri, kendi partisinin başkan adayını beğendiği
için değil, rakip partinin başkan adayı seçilmesin diye kendi
partisine oy vereceğini söylüyor.