15 Temmuz 2016'da FETÖ hücreleri uyandırıldı. Türkiye'ye karşı
bir darbe yapılmak istendi o gece. Darbe bir araçtı. Amaç, ülkenin
işgaliydi. FETÖ bu girişimde tek başına değildi. İçeride ve
dışarıda birçok aktör FETÖ'ye destek verdi. Kimileri darbeye giden
yolun taşlarını döşedi. Ülkeyi darbeye hazır hale getirmek için
uğraştı.
Gezi kalkışmasından itibaren siyaseti itibarsızlaştırmaya, siyaset
dışı odakların müdahalesini özendirmeye çalıştılar. İdeolojik
beslenme kaynaklarına bakmaksızın bütün terör örgütleriyle
işbirliği yaptılar.
Ülkenin istikrarını hedef aldılar, kaos ve iç savaş ortamı
oluşturmaya çalıştılar.
Çevremizde yaşanan gerilim ve çatışmaları bize karşı
kullandılar.
Türkiye Cumhuriyeti devletini terörü destekleyen bir güç gibi
yansıtmak istediler. Devleti, kendi vatandaşını katleden bir aygıt
gibi sundular.
Bütün bunlarla hem ulusal, hem uluslararası kamuoyunu darbeye hazır
hale getirmek istediler. 15 Temmuz'da harekete geçen ve kendisine
"Yurtta Sulh" adını veren o alçak terör çetesi yayınladığı "darbe
bildirisi"yle ondan önceki 3 yılda oluşturmaya çalıştığı algıların
kaymağını yemek istedi. Ancak bu alçakça operasyonu millet
yemedi.
Dedim ya FETÖ'nün kimi destekçileri, FETÖ'yle birlikte darbeye
giden yolların taşlarını döşedi. Kimileri de darbe girişiminde rol
aldı. Onun başarılı olması ve meşru bir müdahale gibi görünmesi
için uğraştı.
Batı medyasında darbe ve işgal girişiminin ilk saatlerinde
"Erdoğan'ın bu müdahaleyi hak ettiği" haberleri dolaşıma sokuldu.
Bu darbenin "baskıya dayanamayan seküler Batıcı güçler" tarafından
yapıldığı yalanı hızla yayılmak istendi.
Ne acıdır ki Türkiye'de bir kesim bu yalanı satın almaya hazırdı.
Hani şu market yağmalayan, benzin kuyruğuna giren, ATM'lerin önünde
bekleşen küçük kesim.
Küçük düşmüş kesim!
O gün FETÖ ve işbirlikçileri Türkiye'yi bölmek için harekete geçti.
Başarısızlığa uğradı. FETÖ ve işbirlikçileri darbe ve işgal
girişiminden sonra da boş durmadı. PKK derhal harekete geçti.
Oluşan boşluğu kendi kirli yöntemleriyle gidermeye çalıştı. Bir kez
daha eylemlerini yoğunlaştırdı.
Devlet bütün bu saldırıları akıllı güç kullanarak savuşturdu.
Yeni bir güvenlik doktrini ile terörle mücadele etmeye başladı.
FETÖ'den arınmaya başlayan bir devletten söz ediyoruz.
Milletiyle buluşmuş, daha doğrusu milletinin emrine girmiş bir
devletten...