Bugün güney sınırımızda yeni bir krizle karşı karşıyayız. Suriye
krizine eklenen bir kriz bu. Kuzey Irak krizi. K. Irak'ta
gerçekleştirilen referandum yeni bir sürecin önünü açtı.
K. Irak krizi bir yönüyle Suriye krizinden ilhamla ortaya çıkarken,
bir yönüyle de onu büyütme ve derinleştirme potansiyeline sahip bir
sorun olarak karşımızda duruyor.
Diyebilirsiniz ki K.
Irak Soğuk Savaş'ın hemen akabinde yeni bir statüye kavuştu, Irak
içinde ayrı bir varlık olarak temayüz etti. Gerçekten de 1991'de
ABD'nin Irak'ın kuzeyinde bir uçuşa yasak bölge ilan etmesiyle
birlikte siyasi ve ekonomik açıdan özerk bir bölge yaratıldı. Fakat
özellikle 2003'te Irak'ın işgali ve Saddam yönetiminin devrilmesi
sonrasında K. Irak'ın özerk yapısı tamamıyla tescillendi.
K. Irak o günden bugüne giderek gelişti, Irak'ın en müreffeh
parçalarından biri oldu. Ne var ki K. Irak, Irak'ın bir parçası
olarak kalmaya devam etti.
Bana soracak olursanız K. Irak bölgesel yönetimi ciddi bir hesap
hatası yaptı.
İlginç biçimde bugüne dek ABD'de yapılan analizler Türkiye'nin K.
Irak'ta bağımsız bir devlet kurulmasına itiraz etmeyeceği
yönündeydi. Ben buna her ortamda karşı çıktım. Türkiye'nin K.
Irak'ı bir enerji kaynağı ve yatırım alanı olarak gördüğü ve bu
çerçevede bölgesel yönetimle iyi ilişkiler geliştirdiği elbette
doğrudur. Aynı şekilde Türkiye'nin, PKK'yla mücadele bağlamında K.
Irak yönetimiyle işbirliği yapmak için de ciddi gayret sarf ettiği
de doğrudur. Bunlara ek olarak Türkiye'nin K. Irak'ı yer yer Irak
ve İran'a karşı bir tampon bölge olarak değerlendirmek istediğini
de inkâr edemeyiz. Gelgelelim bunların hiçbiri Türkiye'nin K.
Irak'ta hele hele etnik temelli bir bağımsız devlet kurulmasına
sıcak bakmasını mümkün kılmaz, kılamaz. Bu, Türkiye için tam
anlamıyla bir kırmızı çizgidir. Bu nedenle Türkiye, referandum
konusu ciddiyet arz etmeye başladığı andan itibaren çok net tavır
koydu. Ekonomik ve siyasi yaptırımlar yanında askeri güç
kullanabileceğini ifade etti.
Türkiye'nin bölge politikasını, Erdoğan'ın tarzı siyasetini
bilenler için bu durum bir sürpriz değil. Hakeza Irak merkezi
hükümetinin ve İran'ın tavrı da rahatlıkla öngörülebilir
tavırlardı.
Fakat birileri bunu bile bile K. Irak bölgesel Kürt yönetimine
cesaret verdi, onu sahaya sürdü.
Boşuna mı bir süredir Amerikan think tank çevrelerinde "Ortadoğu'da
bağımsız bir Kürt devleti er ya da geç kurulacak" tezi işleniyor.
Dikkat edin özellikle Pentagon'a ve CIA'ye yakın think-tank'ler
dillendiriyor bu hususu. Onlar için önemli olan bölgenin refahı,
barışı ve istikrarı değil elbette. Tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi
bölge haritasını değiştirmeye, bölgeyi bir kez daha parçalamaya
çalışıyorlar.