Tam da beklediğimiz şey oluyor. Umduğumuz değil, ancak
öngördüğümüz o gelişme yaşanıyor. Amerika'nın statükocu güçleri
Irak'ın kuzeyinde gerçekleştirilen gayrimeşru referandumu geçerli
kılmak için yoğun bir gayret gösteriyor.
Daha önce Türkiye'nin ABD'nin Kuzey Irak referandumuna ilişkin
ifadelerine güvenmemesi gerektiğini iddia etmiştim.
Şurası çok açık. Türkiye, K. Irak'ta ABD'nin siyasetine güvenerek
yol alamaz. Almaya kalkarsa da yarı yolda kalır. Tıpkı Suriye'de
olduğu gibi.
Her ne kadar geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Trump
arasında gerçekleşen görüşmede bu konuda bir fikir birliğine
varıldığı ifade edilse de ABD'nin K. Irak siyaseti görünenden
fazlası.
Nitekim geçen hafta New York'ta görüştüğümüz Amerikalılar, K.
Irak'ta "bağımsız bir Kürdistan" kurulması gerektiği fikrini
inceden inceye işliyor, başkanlarından farklı bir tablo ortaya
koyuyorlardı. Ne var ki bu fikirleri açıktan ifade etmiyorlar,
kapalı kapılar ardında bunları dile getiriyorlardı.
Şimdi ABD'nin statükocu güçleri yeni bir faza geçtiler, artık
kendilerini açıktan ifade ediyorlar. Washington Post'un dünkü
nüshasında ABD'nin "bağımsızlık referandumunun ardından artan
gerginliklerin yatıştırılması için Kürtlerin imdadına koşmak
zorunda" olduğunu iddia etti. Ben Washington Post diye yazdım, siz
onu ABD derin devletinin yayın organlarından biri diye okuyun.
Haberin mesajı şu: ABD referandumu şimdi yapmayın dedi, Barzani
ısrar etti ve yaptı; e madem yaptı şimdi yeni duruma göre ABD'nin
pozisyon alması gerekir! Haberde birebir şu ifadeler yer alıyor:
"ABD Kürt müttefiklerini istikrarsızlaştırabilecek gerginlikleri
yatıştırmak için artık sıkı çalışmak zorunda. Bağdat ile diyalog
kurulmasına aracı olmak ABD'nin Kürtlere borcudur. Yapılacak ilk iş
de Kürdistan'ın dünya ile bağlantısını kuran uluslararası uçuşları
güvence altına alan bir anlaşma yapmaktır."
Bu sözleri sarf edenler, buradaki mesajları K. Irak'taki bölgesel
yönetimin kulağına bunu çoktan fısıldamışlardı zaten. Onlar da
sahiplerinin sesini duyup ona göre pozisyon almışlardı.
Bu yönüyle ABD'nin statükocu güçleri kendi başkanlarını ıskartaya
çıkaracak bir başka hamleyi daha hayata geçirmeyi hedeflemiş
oldular.
Bu, K. Irak krizi ile ilgili olarak Türkiye'ye verilmiş önemli bir destek. Gazetemiz dış haberler müdürü Bercan Tutar'ın çarşamba günkü köşesinde dile getirdiği gibi Rusya İsrail'in, K. Irak bölgesel yönetiminin ve ABD derin devletinin bütün çabalarına rağmen Barzani'nin bu tehlikeli oyununa dahil olmadı.
Putin'i K. Irak'taki gayrimeşru referanduma destek vermek noktasında ikna etmeye dönük çabalar sadece Rusya dışından da gelmedi. Rusya içinde de Irak'ın bölünmesinin yararlı olacağını iddia eden aktörler de oldu. Onlara göre K. Irak'ta "bağımsız bir Kürt devleti" kurulması hem Rusya'nın silah endüstrisini güçlendirir hem de petrol fiyatlarını artırır, böylelikle Rusya'nın çıkarlarına hizmet eder!
Putin yönetimi bu söylemlere itibar etmedi, bölge ülkeleri Türkiye, İran ve Irak'ın pozisyonlarını esas aldı, bu ülkelerdeki kurulu düzenin temsilcilerinin yaklaşımını benimsedi. Öyle görünüyor ki Türkiye, Rusya'nın desteği, Irak ve İran'ın işbirliği ile K. Irak krizini çözmek için çaba sarf etmeye çalışacak. Fakat gün sonunda göbeğini kendisi kesecek...