Suriye başta olmak üzere bölgemizde yaşanan sorunları tek başına değerlendirmek doğru değil. Bölgemizdeki gelişmeleri küresel bağlamı içine oturtmak, küresel hegemonya mücadelesi içindeki yerini göz önünde bulundurmak durumundayız.
İçinde bulunduğumuz çağ belirsizlikler çağı olma özelliğini koruyor. ABD ciddi bir hegemonya krizi yaşıyor. Buna mukabil halen bir süpergüç olarak dünya siyasetine etki ediyor. Çin, küresel alanda egemen bir ekonomik güce dönüşmesine rağmen bu gücü siyasi alana tahvil edebilmiş değil. Bununla birlikte Çin, Pasifik havzasında ABD'nin siyasi gücünü önemli oranda kırmış durumda. Rusya giderek devleşen bir askeri güç halini alsa da ekonomik açıdan ciddi açmazlarla karşı karşıya. Buna rağmen Rusya yayılmacı bir siyaset izlemeye devam ediyor. Ortadoğu'da ve Doğu Avrupa'da Batı dünyasından alan kapmaya çalışıyor. İngiltere ve Fransa Ortadoğu'ya dönme yarışı içinde. Almanya ise Rusya'nın Avrupa üzerindeki baskısını nasıl dengeleyebileceği ve Avrupa Birliği'nin liderliğini nasıl sürdürebileceğinin derdinde. Suriye krizi bu ortamda bölgesel bir kriz olmanın çok ötesinde anlamlar taşıyor. Suriye hiç olmadığı kadar bu aktörlerin iktidar kavgalarının bir zeminine dönüşüyor. Mesele, Türkiye bu ortamda neden önemli? Türkiye her şeyden önce Suriye sahasının etkin güçlerinden birine dönüşmüş durumda. Hem sahada askerleriyle var. Hem istihbaratıyla var.