Geçen haftadan beri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz destanını
itibarsızlaştırmak için neden bu kadar gayret ettiğini konuşup
duruyoruz.
Gerekçeler sıralıyoruz.
CHP'nin başına geldiği günden beri FETÖ'yle uyumlu bir çizgi
tutturmasından, bu tutumunun onu kaçınılmaz olarak 15 Temmuz
direnişine karşı konumlandırdığından söz ediyoruz.
Dışa bağımlı siyasetinden dem vuruyor, Avrupa'nın izinden gittiğini
söylüyoruz.
15 Temmuz'la birlikte Erdoğan düşmanlığı sermayesini yitirdiğini ve
bu sermayeyi yeniden elde etmek için bu itibarsızlaştırma projesine
giriştiğini belirtiyoruz.
Oysa bunlar ikincil gerekçelermiş. Asıl gerekçe başkaymış. Meğerse
hicabından böyle davranıyormuş Kemal Bey.
Ne çok üzerine gitmiş, ne çok hakkına girmişiz.
15 Temmuz gecesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ailesiyle birlikte binbir
zahmetle Marmaris'ten İstanbul Atatürk Havalimanı'na doğru yola
çıkmaya hazırlanırken Kemal Bey aynı havalimanından tüymeye
çalışıyormuş.
Görüntüler net. Kemal Bey'in paniği de. Fakat ilginç bir husus da
dikkati çekmiyor değil. Kılıçdaroğlu VIP'ın kapısından çıkıyor,
tankları görüyor geri dönüyor.
Kimse Kemal Bey'e ilişmiyor. Kısa süre sonra tanklar çekiliyor.
Sonra Kemal Bey çıkıyor. Sokaklarda korkunç katliamlar yapan,
vatandaşlarımızı şehit eden o tanklar Kılıçdaroğlu'na yol
açıyor.