Bölgemizde geniş çaplı ve uzun döneme sari yeni bir çatışma
ortamı yaratmak için yoğun bir gayret söz konusu. Parçaları bir
araya getirdiğimizde manzara net olarak ortaya çıkıyor.
Her şeyden önce bölgede İran ve Suudi Arabistan arasında bir sıcak
çatışma ortamı oluşturmak, iki ülkeyi birbiriyle savaşır hale
getirmek için yoğun bir gayret söz konusu.
ABD, bir önceki başkan döneminde İran'ın yayılmacı politikasına
sadece göz yummamış, bu politikaya alttan alta destek vermişti.
Bunun nedeni, ABD'nin Ortadoğu'daki "Sünni hegemonya"yı kırmak,
yeni bir denge oluşturmak istemesiydi. Elbette asıl amaç, bölgede
bir Sünni-Şii çatışması için ortam yaratmaktı. Ne yazık ki yeni
dönemde de bu amacın dışına çıkılmadı.
Yeni başkan Trump'ın, İran'ı başlıca tehdit olarak nitelemiş ve bir
önceki başkan Obama'yı İran'a alan açmakla suçlamış olması bizi
yanıltmamalı. Yeni yönetim de bölgede Sünni-Şii çatışmasını
körükleyecek adımlar atmanın arayışı içinde. Bu çerçevede İran'a
karşı S. Arabistan'ı vekilleştirmek ve sahaya sürmek için adımlar
atılıyor. S. Arabistan'daki iç dizayn da önemli oranda bu sürecin
bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.
S. Arabistan, Hariri'nin istifasının ardından Hizbullah'ı hedef alan açıklamalar yapmaya başladı. İki gün önce Körfez bakanı Subhan, "İran'ın etkisi ve Hizbullah milislerinin politikaları nedeniyle Lübnan'ı kendilerine savaş açmış bir ülke olarak" gördüklerini söyledi.