Duygu eğitimine sufi terminolojide ‘tezkiye-i nefs’ deniyor. Nefsi kötü huylarından arındırma demek. Kuranıkerim’den alınmış bir kavramdır bu. ‘Nefsini arındıran kurtulmuştur, onun huylarını birbirine karıştıran ise kaybetmiştir’ (Şems 9-10). Demek ki nefs, iyi ve kötü huyları birlikte barındıran bir cevher ve insan onun kötüsünü ayıklayıp arındırmakla imtihan ediliyor.
İşte insanı tökezleten, kaybettiren durumlardan biri de nefsinin kötü duygularını eğitemediği için varlığını ve başarısını kibri ve gururu sebebiyle kendinden bilmektir. Bu bir bakıma şirktir, ya da şirkin başlangıcıdır. Çünkü bu olup bitenlerde Allah’ın müdahalesini göremeyip onun yerine kendini, kendi bilgisini, aklını ve zekâsını koymak demektir. Yani böyle bir düşünce bunları Allah’a ortak kılma anlamına geldiği için bir nevi şirktir. Kibir kendini büyük görme demektir ve aslında küçüklükten kaynaklanır. Küçük insan bir şeylerle büyüklük taslayarak kendini büyük göstermeye çalışır.
İnsan çok nankördür, biraz kazanmaya, ya da bir alanda yükselmeye başlayınca çoğu zaman arka plandaki gücü göremez ve sonucun kendi bilgisi ve üstün özellikleriyle oluştuğunu sanır. Oysa varsa bu özellikleri dahi ona veren Allah’tır ve elde ettiği sonuçta onların payı zannettiği kadar büyük olmayabilir.
Âlimlerin Sultanı diye bilinen İzz b. Abdusselam meşhur Kevâid adlı kitabında der ki: “Bazıları elde ettikleri bir kısım isteklerinin sırf kendi güçleri, bilgileri ve başarıları ile olduğunu sanırlar da ziyan ederler ve elde ettiklerini de kaybederler. Böyleleri kendi hallerine bırakılır ve helak olup giderler… Oysa bir başarıyı kendine izafe eden kişi kayar ve sapar. Başarıları, onların yaratıcısına izafe edenler ise daha da çoğunu bulurlar. Nitekim Allah (cc) ‘Şükrederseniz kesin artırırım, ama nankörlük ederseniz bilesiniz ki, azabım çok çetindir’ (İbrahim, 7), ‘Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız’, (Âli İmran, 145) buyurur” (s. 16).
İnsanın nefsi ya da egosu onu dürter ve verenin de, daraltanın da, genişletenin de Allah olduğunu hissedemez hale gelir. Nefsini tanrılaştırır, Allah da onu bu tanrısı ile baş başa bırakır ve kaybeder.
Bu duygunun en ilginç temsilcisi Karun’dur: