Faruk Başer Yeni Şafak Gazetesi

‘Ben atam İbrahim’in duasıyım’

Kaç zamandır Hz. İbrahim’in ‘örnekliği’ ile ilgili bir yazı yazmayı düşünüyordum. Çünkü Kuranıkerim ‘üsve-i hasene’, yani rehber edinmeye değer güzel bir örnek tabirini...

28 Eylül 2018 | 3.551 okunma

Kaç zamandır Hz. İbrahim’in ‘örnekliği’ ile ilgili bir yazı yazmayı düşünüyordum. Çünkü Kuranıkerim ‘üsve-i hasene’, yani rehber edinmeye değer güzel bir örnek tabirini Hz. İbrahim ve bir de Resulüllah Muhammed (sa) için kullanır. Ancak yazmaya başlayınca onun örnekliğinin ne anlama geldiğinden önce başka yönlerinden de söz etmemiz gerektiğini anladım ve o yönünü sonraki bir yazıya bıraktım.

Bizim akidemizde Allah’ın elçisi olmaları bakımında peygamberler arasında fark yoktur, biz hepsine inanır ve saygı duyarız. Bu bizim âmentü’müzün bir parçasıdır. Ancak bazı peygamberler bazı yönleriyle diğerlerinden üstün olabilirler. İşte Hz. İbrahim de böyle farklı peygamberlerden biridir.

Peygamberlerin özellikle beş tanesi ‘ulü’l-azm’ olarak bilinir. Bu tabir; azim yani kararlılık, sabır ve sebat sahibi anlamına gelir. Özellikle onların katlandıkları çileler karşısındaki kararlı ve sabırlı duruşlarını anlatır. Müfessirlerin çoğu, bu vasıfla bilinen peygamberlerin şu ayeti kerimede zikredilen beş peygamber olduğu görüşündedirler: ‘Ey Muhammed hatırla biz Peygamberlerden kesin söz almıştık; senden, Nûh, İbrahim, Musâ ve Meryem oğlu İsa’dan… (Ahzâb 7)’. Demek ki, İbrahim (sa) de bu beş büyük peygamberden biridir. Ve ondan sonraki bilinen bütün peygamberler onun zürriyetinden gelmiştir. Hanımı Sâre’den olma oğlu İshak bir peygamberdir ve Yahudi peygamberler onun devamıdır. Diğer hanımı Hâcer’den olma İsmail de bir peygamberdir ve bütün insanlığın son peygamberi Hz. Muhammed (sa) de onun zürriyetidir.

Onun bu müstesna yeri sebebiyle önce kısa hayatını sonra da örnekliğini, ona nispetle uydurulan ‘İbrahimî dinler’ yanılgısını, onu hangi özelliğiyle her namazda da yâd ettiğimizi ve okuduğumuz salli barik dualarının ne anlama geldiğini görelim

Hz. İbrahim’in MÖ 2200 ile 2000 yılları arasında yaşadığı hesaplanır. Hz Nuh’tan yaklaşık on nesil sonra Mezopotamya’da (ya da Harran’da) doğduğu söylenir. Oradan Kenan (Filistin) diyarına göç etmiştir. Kuranıkerim’de en çok anılan peygamberlerdendir.

Harran bölgesinde, büyük ihtimalle Urfa ve havalisinde Kral Nemrut zamanında yaşamıştır. Rivayete göre Nemrut, rüyasında bölgede doğacak bir çocuğun, halkın dinini değiştireceğini, kendi saltanatına son vereceğini görmesi üzerine bütün hamile kadınları toplayıp doğan erkek çocukları öldürmüştü. İbrahim’in babası ise hamile eşini kaçırıp bir mağarada saklamış ve İbrahim orada doğmuştu.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sevgi imandandır 29 Nisan 2022 | 289 Okunma İki olay üzerinden iki ilginç kavram 24 Nisan 2022 | 293 Okunma Şeytan nedir? 22 Nisan 2022 | 362 Okunma Teravihin hikâyesi ve tilavetin başına gelenler 17 Nisan 2022 | 821 Okunma Savrulduğumuzun farkında mıyız? 15 Nisan 2022 | 358 Okunma