Gazali ilmi ikiye ayırır; tıp ilmi ve din ilmi; ilmü’l-ebdân ve ilmü’l-edyân. İlginçtir, insanlar bu iki alan kadar hiçbir konuda kafalarına göre ahkâm kesmezler. Ama işin diğer ilginç tarafı da şu: Tıp alanında kendi mantığına göre tedavi yapanlar ölüme ya da daha büyük hastalıklara sebep olabildikleri için bu alanın şarlatanları o kadar ilgi görmez ve aklını kullananlar yine de bir uzman doktor ararlar.
Aslında dini alanda mantığına göre konuşmak daha büyük hasarlar yapar, ama bu hasar avam tarafından dünyada fark edilemediği için söylenenler saçma da olsa onlar yine dinlenirler.
Peki, din deyince neyi anlıyoruz?
Din; insanın hem dünya hem ahiret saadeti için Allah’ın ona teklif ettiği iman ve amel bütünüdür.
O bunu Peygamberine vahiy ile bildirmiştir. O halde dinin esası vahiydir, vahyin esası da Kuranıkerim’dir.
Resulüllah’ın sözleri ve fiilleri bu iman ve amelin hatasız uygulamasından ibarettir. Onun bu uygulamasına Sünnet diyoruz. Sünnet Kuranıkerim’den bağımsız bir kaynak değildir, onsuz anlaşılamaz. O da bunsuz anlaşılamaz.