İslamcılık kavramı bize yabancı ama yerine ne koyacağımızı bilmiyoruz demiştik.
Yaşadığımız şartlarda işin siyasi toplumsal ve hukuki boyutlarını düşündüğümüzde bu kavramın anlattığı Müslüman tipini tek kelime ile anlatabilmemiz zor. İslam’ın ve Müslümanların bundan aciz olduklarından değil, Osmanlı’nın sonuna kadar Müslümanlar hep iktidar oldukları için muhalefet dilini bilmediklerinden.
Biliyoruz ki, Allah (cc) bizim için Müslim/Müslüman kelimesini seçmiş ve ‘ben Müslümanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?’ buyurmuş, amenna. Ama bu, kişinin kendi kimliğini tanımlaması için böyle. Oysa Müslümanlar çeşit çeşit; namaz kılmıyorum ama kalbim temiz, beş vakit namazını kıl, etliye sütlüye karışma, Müslümanız ama bu zamanda da hırsızın eli kesilmez ki kardeşim, Müslümanız lakin faiz de bugünün bir gerçeğidir, onsuz olmaz, Müslümanlık’tan önce insan olmak lazım gibi pek çok sözü söyleyenler, kendileri ben Müslümanım diyorlarsa, hadi siz Müslüman değilsiniz diyemeyelim ama bunlar ‘İslamcı’ da sayılmazlar. O halde birilerinin o ‘İslamcı’ dediklerine biz ne diyeceğiz? Çünkü onlara göre böyle söyleyenler cici Müslümandır, ‘İslamcılar’ ise merkeze oynayanlardır. Zaten bu yüzden ‘İslamcı’lığa, ya da ‘Siyasal İslam’a karşı çıkıyorlar. Yani İslamcının bir hedefi, bir mücadelesi var. Yönetime talip, Müslüman bir millet Müslümanlar tarafından ve Müslümanca yönetilmeli, Allah’ın indirdikleriyle hükmedilmeli diyor. Buna karşı olan iç ve dış güçleri düşman biliyor, gerekirse onlarla her türlü mücadeleyi göze alıyor. İslam yurdu tekrar Müslümanların olmalı diyor. Müslümanlar tek millettir, tek ümmettir diyor vs.
Diğer taraftan beşine beş ekleyen, gündüz sâim, gece kâim abidler de var. İbadetlerini, evradu ezkârını berikilerden çok daha düzgün yapıyorlar ama siyasetten Allah’a sığınırız, bizim o taraklarda bezimiz yok, onu dünyaya talip olanlar yapsın diyorlar. Yani ‘İslamcı’ kavramı onlara da uymuyor. Onun için onlar da cici Müslüman sayılıyor. Çünkü onların da merkez iddiaları yok. Hep kenarlarda duruyorlar.
Ama yine de biz genelleyerek, mesela sufiler İslamcı değildir diyebilir miyiz? Çünkü büyük bir sufi olan İmam Rabbani Ekber Şah’a karşı verdiği mücadelede tam bir İslamcı olarak hareket etmedi mi?Kuzey Afrika’daki Senüsî de öyle değil mi? Bu açıdan bakıldığında yine bir sufi olan Şeyh Şamil’den daha yaman İslamcı mı olur?
İlk yıllara kadar gidelim, Haricilere İslamcı bir hareket olarak mı bakacağız? Hatta Mutezile de ‘İslamcı’ mıdır? Uyanış dönemine gelelim; 1850’lerde Hindistan’da başlayan tecdid ve ıslah hareketleri, Ardından Afgani, Abdüh, Reşit Riza, hatta Mehmet Akif birer ‘İslamcı’ mıdır? Ya da soruyu tersinden soralım; bunlar da birer ‘İslamcı’ değil midir?