İsra Suresi hicretten bir yıl önce indirilmiş. Yani Hicret yakındır ve artık Medine’de Yahudilerle temas başlayacaktır. Sure sanki her iki tarafı da buna hazırlıyor gibidir. Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar için önemi de işte o tarihte, İsra ve Miraç olayı ile daha da büyür. Miraç aynı zamanda Müslümanların yükselişini temsil eder. Miraç yükseliştir ve Kudüs yükselme mekânıdır.
Surenin ‘sübhan’ kelimesiyle başlaması bu konuda anlatılacak olayların müteşabih/zor anlaşılır konular ve bir iman meselesi olduğuna işaret eder. Yani insanlar bu yükselme, çıkma, inme olayları sebebiyle Allah’ı tecsim, teşbih ve tatile kayabilirler, Allah hakkında yanlış şeyler düşünebilirler, dikkatli olmalıdırlar, Allah bunlardan münezzehtir demek istenmiştir. Bazıları da bunu zaten akıllarına sığdıramazlar ve inkâr ederler.
İsra ve Miraç olayının, Mekke’de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.
Surenin Kudüs’le ilgisini anlamak için ilk sayfasının açıklamalı mealini vermek istiyorum:
‘Kendisine bazı ayetlerimizi göstermek için kulunu geceleyin Mescid-i Haram’dan alıp, etrafını bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah münezzehtir. Semi’dir/herşeyi duyar, Basîr’dir/herşeyi görür’.
Bereket, hayrın artması ve sürekli olması demektir. O halde Kudüs bereketlidir, mübarektir.