Faruk Başer Yeni Şafak Gazetesi

Kötülükler neden var ya da ‘şer problemi’

Uzun zaman yazışıp dertleştiğimiz takipçilerim vardır. Bunlardan birisi de otuzuna yaklaşmış bir kızımız. Babası ölmüş kendisi annesiyle birlikte onun evinde yaşıyormuş. Anlattıklarına...

12 Temmuz 2019 | 261 okunma

Uzun zaman yazışıp dertleştiğimiz takipçilerim vardır. Bunlardan birisi de otuzuna yaklaşmış bir kızımız. Babası ölmüş kendisi annesiyle birlikte onun evinde yaşıyormuş. Anlattıklarına göre annesi dini duyarlığı olan bir kadın değil. Namazla tesettürle alakası yok. Evli erkeklerle bile gönül ilişkisi yaşayabiliyormuş. Kızının evdeki varlığını da istiskal ediyor / yük görüyor. Birini bulup evlenip gitmedin diye aşağılıyor. Onu kendine bir arkadaş olarak değil, ayak bağı ve serbest hayatına engel olarak görüyor. Kızcağız ise bir şekilde dinini öğrenmiş, dindar ve iffetli yaşamaya çalışıyor. Annesinin bu serbest hali onu üzüyor, kendisinin evlenememesi üzüyor. Bizi bir baba kabul edip her derdini açıyor, dua istiyor, arada bir çıkan taliplerinin özelliklerini da anlatıp tavsiye bekliyor. Biz de onu kendi kızımız yerine koyup anladıklarımızı söylüyoruz, kızımız için istemediğimizi ona da reva görmediğimizi söylüyoruz.

Son mektubu çok üzücü ve yürek dağlayıcı oldu. Artık bittiğini, sabrı tükendiğini, annesini kırmak istemediğini, ancak onun ilişkilerine ve kendisine davranışlarına, çektiği bunca acıya dayanamayacağını ve intihar etmek istediğini söyledi. Bunca dualarım kabul olmadı, siz de bana o kadar dua ediyorsunuz demek ki, sizin dualarınız da kabul olmuyor. Ne olurdu bazı konularda intihar etmek caiz olmuş olsaydı da kurtulsaydım diyor.

Mesele, içinden kolay çıkılabilecek bir mesele değil. Felsefede, özellikle din felsefesinde ‘şer problemi’ olarak bilinen bir mesele. Allah her şeye kadir ise, acıyan ve merhamet eden ise neden bunca kötülüğe müsaade ediyor, meselesi.

Aklıma gelenleri söyleyeyim:

Biz kendi yaşadığımız zaman, mekân ve şartlarla ve de bilgimiz kadar düşünebiliriz. Böyle olunca Allah’ı da insan gibi hayal eder, insanın yaptığını yapan, insanın verdiği tepkiyi veren bir ‘tanrı’ olarak tasavvur ederiz. Bize göre hakikat olanın O’na göre de hakikat olduğunu sanırız. Önce bu yanılgımızdan kurtulup Allah hakkında hüsn-i zan beslemeliyiz. Bilindiği gibi hüsn-i zan da bir ibadettir. Tespih bir bakıma da Allah hakkında suizan etmemedir, kötü düşünceleri O’ndan uzaklaştırmadır.

Allah hep bizim iyi ve güzel dediğimiz şeyleri yaratmış olsaydı, bize göre güzel olan pek çok şey başka insanlara göre güzel olmazdı. Ayrıca bu güzellik talebimizin bir sınırı olmaz her şeyin mükemmelini bu dünyada görmek isterdik. Oysa böyle bir mükemmellik ancak cennette olur.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sevgi imandandır 29 Nisan 2022 | 289 Okunma İki olay üzerinden iki ilginç kavram 24 Nisan 2022 | 293 Okunma Şeytan nedir? 22 Nisan 2022 | 362 Okunma Teravihin hikâyesi ve tilavetin başına gelenler 17 Nisan 2022 | 821 Okunma Savrulduğumuzun farkında mıyız? 15 Nisan 2022 | 358 Okunma