Önceki yazımıza şu eklemeyi de yapalım ve devamla konuyu bitirelim: Kuranıkerim’in tamamını muhkem ve tamamını müteşabih gibi gösteren ayetleri, Elmalılı’nın dediği gibi şöyle de anlayabiliriz: Muhkem ve müteşabihlerin sayısı onu anlamak isteyenlerin bilgi, ihlas ve amelde ulaştıkları dereceye göre değişir ve kişilerin bu özellikleri arttıkça müteşabihler azalır ve muhkemler çoğalır. O halde buna şunu da ekleyebiliriz: İşin nihayetinde Resulüllah (sa) tarafından huruf-i mukattaaların dahi tevili bilinmiş, böylece Kuranıkerim herkesin kendi seviyesine göre apaçık bir kitap/ ‘kitab-ı mübin’ olmuş olur.
Müteşabihlerin tanımı ve tarifi için söylenenlerin ortak noktası, böyle olan ayetlerin anlamında herhangi bir sebeple tereddüt bulunması halinde bu zorluğun ancak bilinenlerden hareketle giderilebileceği gerçeğidir. Yani bu mesele salt bir dil meselesi değildir.
Müteşabihlerin mutlaka muhkemlere vurularak anlaşılmasını Kur’an’ın bizatihi kendisi istemektedir. Aksi halde insan Kur’an’ı kendi görüşüne göre tevil etme....